Amerika'nın varlığını sorgulayan belgesel
Errol Morris'in bu yıl en iyi belgesel Oscar'ını alan "Yüzyılın İtirafları" filmi, kaçırılmaması gereken bir yapım
Belgeseller tarih yapmaz ama tarihe ışık tutar, onu aydınlatır. Ya da gelecekte tarihin yazılması için gerekli olan malzemeyi sağlar (daha çok haber veya aktüalite filmi dediğimiz türden olanlar). Günümüzün en önemli belgeselcilerinden biri olan ve bir bölüm filmini 2001 İstanbul Festivali'nde izlediğimiz Errol Morris'in geçen yıl Cannes'da gösterilen filmi "Yüzyılın İtirafları", (asıl adının tam çevirisi olan "Savaşın Sisi", savaş gerçeğine ulaşmaktaki zorlukları anlatan bir Amerikan deyimi), belgeselin önemi ve işlevi konusunda ders verici nitelikte. Morris kameranın karşısına, bugün emekliye ayrılmış olan bir dönemin ünlü savunma bakanı, Vietnam savaşının 'şahini' Robert MacNamara'yı oturtmuş. Yalnız ABD için değil, tüm dünya için önemli, giderek yaşamsal olan bir dönemde, nerdeyse başkanlarınkine yakın çok büyük sorumluluk taşımış ve zaten anılarını birkaç kitapta toplamış olan bu parlak beyin, yaşamının sonlarında bütün içtenliğiyle içini döküyor, sayısız önemli gizi açıklıyor. Ve karşımızda sanki tarih yeniden yaratılıyor. 1916 doğumlu, Harvard'da parlak bir eğitim almış, ikinci savaşa bizzat katılmış, 40 küsur yaşında Ford şirketine genel müdür atanmış MacNamara, sadece 6 ay sonra Kennedy'den bakanlık önerisi alıyor. Maaşı onda birine inecek, yeni atlattığı maddi sorunlar yeniden başlayacak, vs. Ama o görevi kabul ediyor. Ve sonra kendisini Domuzlar Körfezi krizinin ortasında buluyor. Johnson döneminde ise Vietnam'da cephe açılmasının sorumluluğunu yükleniyor ve bu nedenle savaş karşıtlarının hedefi oluyor. Oysa olaylar biraz farklı. İlk kez açıklanan kimi belgeler, özellikle de Johnson'la MacNamara'nın konuşma bantları, şahin konumunun daha çok başkanlara ait olduğunu gösteriyor. Ama asıl önemlisi bu değil. Film, aslında çok zeki, tarihi çok iyi kavramış ve kendini savunmaya da kalkışmayan MacNamara'yı çok aşan bir öneme sahip. Asıl erdemi, bizlere ABD denen dev gücün çok çeşitli olaylarda nasıl hatalı davranabildiğini, kitleleri ölüme yolladığını ya da şiddeti kışkırttığını göstermesinde. Daha İkinci Dünya Savaşı'nda 'kötü şöhretli' general Curtis Lemay'in gereksiz bombardımanlarıyla, örneğin bir gecede (10 Mart 1945) Tokyo'da 100.000 sivili öldürmesi...Ya da Küba krizinde, nükleer savaşın silik bir dışişleri yetkilisinin inadı sayesinde önlenebilmesi... "Yüzyılın İtirafları" geçmişten aldığı ışığı günümüze taşıyor ve Irak Savaşı'na ilişkin ipuçları da veriyor. Hep haklı olduğuna inanan dev bir ülkenin dış politikasındaki olası yanlışların dünyayı nelerin eşiğine getirip bıraktığını görüyoruz bu filmde... Ve Errol Morris, özellikle, bence çok daha önemsiz ve yüzeysel olan Michael Moore'un göklere çıkarıldığı günümüzde, asıl tanınmayı hak eden Amerikan belgecisi olarak sivriliyor. Not: Bu film dünden beri sadece Ankara'da (Kızılırmak ve Kavaklıdere sinemalarında) gösteriliyor. İstanbul'da ise 16 Nisan'da vizyona girecek.
|