| |
|
|
Ortağımız Unakıtan
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, şu fakirin yazılarını bu kadar özenle ve dikkatle izliyor olmasından nasıl gurur duyduğumu anlatamam. Ben nasıl beyfendinin icraatlarını yakından takip ediyorsam, onun da benim yazılarımı izlemesi normal bir şey... Önceki gün sanayici ve işadamları ile yaptığı toplantıda söyledikleri sanki benim tarafımdan kaleme alınmış gibiydi, hayret ettim ve de gurur duydum. İşadamlarına şöyle sesleniyordu Bakan: "Ben sizin ortağınızım. Beni isteseniz de kapının önüne koyamazsınız. Zaten istediğim zaman girerim içeri... Kazandığınız zaman ortağınızım, ama zarar ederseniz, zarara karışmam... Ben kazancınıza ortağım." Bu nüktedanlığı diyecek sözüm yok. Açıksözlülük de pek yerinde maaşallah... Bu köşede, aylar hatta yıllardır, devletin vergi sultasına karşı çıkıyorum. Vergi adaletsizliğini eleştiriyorum. Düşüncem şu: Türkiye'de, her ne kadar aksi savunuluyorsa da, gerçekte bir kapitalist sistem yoktur. sosyalist bir sistem vardır. Devlet, her türlü işin, işletmenin, paranın, üretimin ve ticaretin sahibidir. Ya direkt sahibidir ya da dolaylı sahibidir. Türkiye'de, istihdam edilen her çalışan için işveren veya yatırımcı yüzde 42'lik devasa bir payı devlete ödemektedir. Yatırımcı kazanırsa, devlet çeşitli vergiler adı altında bu kazanca ortak olur. Ama bu ortaklık, tıpkı Unakıtan'ın söylediği gibi kazanca ortaklıktır, zarara değil. Bir Maliye Bakanı'nın bunları söyleyerek çevresindekileri kahkahaya boğmasında bir "şirinlik" görülebilir. Ama şirinlik işte, hepsi o! Gülmek güzel, nükte güzel, vakit de iyi geçmiş oluyor. Ama mesele temelde çözülemiyor. Bu vergi sistemi, bu çarpık , adaletsiz ve enkaz haliyle gittikçe yatırım falan beklemeyin... İşsizlik de hayatta bitmez. Tam tersi, artıp duruyor. Sayın Bakan, ikide bir mükelefleri tehdit edeceğine, çarşıya çıksın da, esnafın, sanatkarın, tüccarın, serbet meslek erbabının haline baksın... Belki o zaman aklına daha komik espriler gelir.
|