Zamanı gelmeden
Futbol oyun tarzı olarak Fenerbahçe ve G.Birliği arasında görünürde çok da büyük bir fark yok. İki takım da maçın başından itibaren hızlı ve yıpratıcı hücumlarda gol bulmaya çalışıyor, bire bir de sert ve etkili mücadele etmeye çalışıyordu. Bu iki takım arasındaki en büyük fark ise F.Bahçe'nin orta sahada hiç oyalanmadan, geriden çıkartılan uzun toplarla rakip ceza alanına ani hücumlar geliştirmeyi planlaması. G.Birliği'nin ise orta alanda daha fazla adam bulundurup, muhtemel bir kontratağı daha kısa mesafede durdurabilme girişimi olarak gösterilebilir. Ana hedef artık nedense pek kullanılmayan bir deyimle 'Hücum futbolunu' canlı tutmak. Bu tarz futbolu ülkemizde başarıyla uygulayan iki takımın savaşını G.Birliği kazandı ve F.Bahçe bir defa daha kupa dışına düştü. Bu tür süratli oyunlar tarafların her tarafı iyi çalışan, 11' 11 devamlı bu çabanın içinde olan futbolcularla oynandığı zaman keyifli..Ama daha zamanı gelmeden, sakatlığı yeni atlatan Serhat'tan, üstelik Konyaspor kadrosu son derece başarılı olmuşken yararlanmayı düşünmek F.Bahçe'nin 1 kişi eksik oynamasını sağladı. Aurelio Serhat'ın da bulunduğu kanadı idare etmekte zorlandı çünkü hemen gerisindeki Ali Güneş'e Daum mevkiini terketme komutunu vermişti. Bu şartlarda çok koşan Tuncay ve Kemal sol kanatta yalnız kaldılar. F.Bahçe sağ kanatta aksadı. Goller için kaleci Recep'i suçlamak yersiz. Elinden gelen çabayı harcadı ama ceza alanından atılan sert şutları önleyebilmesi o kadar da kolay değildi. Recep'in tek hatası frikik golünde barajı yanlış kurdurmasıydı. Ama netice olarak iki hata F.Bahçe'nin oyunda beraberliği sağlamasına engel oldu. F.Bahçe'de Van Hooijdonk ve Nobre çok iyi markaj altına alınmışlardı. Tuncay dışardan sürekli destek verdi ve F.Bahçe her türlü skora açık olan maçta G.Birliği'ne yenildi. Skor F.Bahçe lehine de olabilirdi. Söylenebilecek tek şey seyircilerin kaliteli ve bol gollü bir maç daha seyretmeleriydi Şükrü Saracoğlu Stadı'nda. Şimdi F.Bahçe'nin kupa dışı kaldıktan sonra bundan sonraki maçlardaki hedefi lig şampiyonluğunu kazanmak. Ama henüz hazır olmayan futbolcularla her maç büyük sürprizlere açık. Olayı bir orkestra olarak düşünelim. Eğer şef her konsere iki üç değişik orkestra üyesi ile başlarsa ve bunu yapmayı alışkanlık haline getirirse, o orkestra dünyanın en iyisi de olsa bir süre sonra aksamaya başlar. Daum'un çok daha dikkatli davranması lazım. Bu arada G.Birliği'nin deplasmanda gösterdiği bu futbolla, Valencia maçında da galip gelebileceğini belirtmek gerekir.
|