|
|
"Çeyizli" mal beyanı...
SABAH gazetesinde Ömer Lütfi Mete'nin vukuflu, uyarıcı, hem ferahlatıcı, hem yol gösterici, milli menfaat ve hayra endeksli, eleştirisi insaflı, yumruğu kadife eldivenli köşesinde konu yaptığı mal beyanı yazısını, yaşadığım bir olayın da ışığında kıyaslamalar yaparak okudum. Ö.L.Mete, "Alışılmış kıytırık dürüstlük numaralarından olan mal beyanında bulunmayı hala marifet sayanlarımız var" diyor ve soruyor: "Mal varlığında akıl almaz zamanda, akıl almaz değişiklikler olan kişilerin yakasına yapışacak bir adalet mekanizmamız var mı? Adamın üzerinde hiçbir varlık görünmez, ama Karun ile yarışacak kadar servete sahip bulunabilir. Kağıt üzerinde başkalarına ait sayısız taşınmaz malın gerçek efendisi de o olabilir. Şimdiye kadar bunun hesabını soracak birisi çıktı mı?" Şimdi ben, listeye bir ilave yapacağım. Bu kez kişi, kağıt üzerinde de, görünürde de hilesiz hurdasız, sapasağlam belgesiyle malın efendisidir ama, kaynağı meçhuldür, sanaldır, sırdır! Bir ihbar üzerine mahallinde tespit ettim ki, adamın mal varlığında akıl almaz zamanda akıl almaz değişiklikler var. Mensup olduğu bakanlıkça "olur" alınmadan bir devlet memurunu müfettişlerin re'sen mal beyanına tabi tutma yetkisi olmadığı için işe hemen el koyamıyorum. Formalitesini tamamladıktan sonra "Arkadaş, mal varlığının beyanını yap, kaynağını da göster" dedim. Adamın cevabı hem kısa, hem susturucu, hem de cesur mu cesur, üstelik de alaylı... Şöyle dedi: "Şayet mal varlığımda bir gayri tabiilik görülüyorsa bunun kaynağı eşimin çeyiz olarak getirdiği sarı liralardır. Çeyizcisi de kayınpederim..." Kayınpeder de "Damadım doğru söylüyor" dedi, ama miktar bildirmedi. Sonuç mu? Maalesef devlet bu yakaya yapışamadı. Yapışamaz da... Çünkü minareyi çalan kılıfını çoktan hazırlamıştır. Gerçekler meydanda. Bu nedenle inandırıcı, helal kaynak gösterilmeyen beyanlara fazla değer vermeyelim. Bakarsınız, çeyiz sarı liralar çıkıverir karşımıza... KENAN ÜNALDI (Orman Mühendisi) BEYLERBEYİ / İSTANBUL
|