kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Sinema
    Çizerler
    Teknoloji
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Alfa alfa filizine doğru adım adım

Birisi bana ne yemem gerektiğini söylerse çok mutlu olacağım! Şimdi de en son tüyler ürpertici gelişmeyle karşı karşıyayız! Hidrojene yağlar, yani fast food dediğimiz gıdaları pişirirken kullanılan, işlem görmüş, yüksek ısılara dayanıklı yağların kanserojen olduğu çıkmış ortaya. Buyrun buradan yakın diyeceğim, ama bu yağlar yanmıyormuş da!

Alfa alfa filizine doğru adım adım!
Birisi bana ne yemem gerektiğini söylerse çok mutlu olacağım! Şimdi de en son tüyler ürpertici gelişmeyle karşı karşıyayız! Hidrojene yağlar, yani fast food dediğimiz gıdaları pişirirken kullanılan, işlem görmüş, yüksek ısılara dayanıklı yağların kanserojen olduğu çıkmış ortaya. Buyrun buradan yakın diyeceğim, ama bu yağlar yanmıyormuş da! Hamburger köftesinin, patatesin kızartıldığı hidrojene bitkisel yağlar, içinde defalarca kızartma yapıldığı halde yanmıyor, ancak çok yüksek bir ısıda normal yağlar gibi davranıyorlarmış. Yani, vücudumuzun 36-37 derece olduğunu düşünürsek, hidrojene yağlar vücutta, öyle oldukları gibi takılarak, obezite, daha sonra da belki kansere yol açabiliyorlarmış. Ah ben bunları biliyordum da işte... Efendim, 94 yılında New York'a gittim ben. Okulun ilk günü, yeni tanışılan arkadaşlarla öğle yemeğine çıkıldı. Broadway'in üzerinde, okula birkaç blok uzaktaki bir "Organik Gıda" lokantasına götürdüler beni. O gün şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: "Organik olmayan gıda nasıl bir şey ola ki? Sentetik tavuk, sentetik pilav, sentetik salata diye yemekler mi var bu Amerika'da?" 90'lı yıllar Amerika'da organik tarımın, hormonsuz, kimyasalsız sebze meyve yetiştirmenin, doğal gıdalarla hayvancılık yapılmasının başlayıp popüler olduğu yıllardı. Organik Gıda Dükkanı adlı lokantaya girdik. Alt katta, hani bizim meyhaneler gibi bir camlı buzdolabı var. Oradan bakıp yiyeceği seçiyorsun. Ya satın alıp paketlettirip gidiyorsun, ya da yukarı katta oturup yiyorsun. Camlı buzdolabına bakıldığında, kelimenin tam anlamıyla, "bu lokantada yiyecek bir halt yoktu!" Tipsiz otlar, kepekli ekmek, birkaç bulamaç görünüşlü karışım. Yukarı çıkıp mönüden sipariş verdik. Yanımdaki iki kız "alfa alfa filizli sandviç" istediler. Bense, herhalde Niçoise Salata gibi bir şeydir, hani karışık yeşilliğin üzerinde yumurta, ton balığı, zeytin meytin vardır diye "Ton balığı salatası"nda karar kıldım. Sonuç bir fiyaskoydu! Ben ton balığının ne idüğü belirsiz (ve dolayısıyle muhakkak organik) bir sos içinde ezilip perişan olmuş halini didiklerken, arkadaşlarım, içine pis kokulu tatsız tuzsuz alfa alfa filizi doldurulmuş kepek ekmeklerine yumuldular! Hayatımda bu kadar şaşırdığımı hatırlamıyorum. Bir insan böyle bir şeyi öğle yemeği olarak yiyebilir miydi? Allah açlıkla terbiye etmesindi, ve daha önemlisi ben bu New York denen yerde nasıl yaşayacaktım?! Çıkışta kendimi bir Çin lokantasına attım ve Amerika'ya gelmiş tüm göçmenler için şükrederek karnımı doyurdum. O dönemde Amerika'da çıkan yazıların birçoğu beslenme üzerineydi. Konservelenmiş gıdaların çoğunda kanserojen madde bulunmuştu. Sebze ve meyvelerin iri yarılarına şüpheyle bakılıyordu. Kırmızı et zaten zararlıydı, tavuklar eşelenmeden yapay çiftliklerde büyütülüyordu, denizler kirliydi, ve görünüşe bakılırsa, bu durumda alfa alfa filizli kepek ekmeği en güvenli seçenekti! Bir de tabii, en çok bu hidrojene bitkisel yağ hakkında konuşuluyordu. Sadece fast food'da değil, her yerde hidrojene bitkisel yağ vardı. Uzun zaman dayanabilen bütün gıdalarda: Cipsler, bisküviler, gofretler, çikolatalar, mikrodalgada ısıtılıp yenen donmuş yemekler... Ve bu hidrojene bitkisel yağ, vücut ısısında yanmadığı için, hayatının sonuna kadar, tüm anlarında seninle birlikte yaşıyor, ayrılmaz bir parçan oluyor, sonuçta da seni, şişman, nedense kilo veremeyen, üstelik kanser olma riski yüksek kalabalığın arasına katıyordu. Türkiye'ye geldikten sonra, bu tür takıntılarımda büyük ölçüde azalma oldu. Zaten fastfood'dan zevk almayan bir insan olarak, "ne olsa yerim" tavrı içindeydim bir süredir. Ancak görüyorum ki hidrojene yağlar konusunda bir bilinçlenme var. Organik gıda dükkanları açılmaya başlandı. Balımızı bile seçerek yiyoruz. Ben bu gidişatı biliyorum arkadaşlar. Önce ateş pahasına küçük, yampiri domatesler almaya başlayacağız, yumurtayı köyden getirteceğiz. Ardından yediğimiz tavuğun soyağacını isteyeceğiz. Son aşamada da beni Nişantaşı'nda bir kafede alfa alfa filizi doldurulmuş köy ekmeği yerken göreceksiniz. Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kırmızı halı bizi bozar!   / 07-03-2004
 Alfa alfa filizine doğru adım adım   / 06-03-2004
 Sağlıklıyım, sağlıklısın, sağlıklılar!   / 29-02-2004
 Yaş kesen, baş keser!   / 28-02-2004
 Soğukalgınlığının psikolojik izdüşümleri!   / 22-02-2004
 Kahve falının püf noktaları!   / 21-02-2004
 Reyting olayının gerçek yüzü!   / 15-02-2004
 Neden yağlı yiyecekler daha lezzetli?   / 01-02-2004
 Televizyondan inciler!   / 25-01-2004
 On derste 'ödül töreni adabı'!   / 24-01-2004
HAKAN & UTKU
Dengesiz toplum diyalogları
- Aloooo... Necati Abi...
ESRA CEYHAN
Balık etinden tavuk etine
Yaz geldi gelecek sevgili...
GÜLSE BİRSEL
Tuhaf bir doğum günü!
Hayatımın en tuhaf doğum gününü...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Patates çorbası
Patates ve soğanın...
Bebek alışverişi faciaya dönüştü
7 aylık hamile Canan Balcı ailesiyle alışverişe gitti. Babası,...
Doktoru yıkan an: Bu annem
"Balkondan bir kadın düştü" ihbarıyla olay yerine giden doktor,...
Adliyeden firar etti
Ray-Ban gözlüklerinin Türkiye eski temsilcisinin oğlunu fidye için...
Bavulum olmadan asla!
Bavulum olmadan asla!
Manken Tülin Şahin gazetecilere poz vermek için yanındaki bavuldan...
Gamze otomobil kullanmayı öğrenmiş
Gamze otomobil kullanmayı öğrenmiş
Gamze ile ilk deneyimimiz biraz başarısızdı. Seyahatimizin ilk...
Yalnız bir kadın
Yalnız bir kadın
Her işte tuttuğunu koparan Tuğba Özay bugünlerde çok...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Sinema | Çizerler | Teknoloji | On
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.