| |
Meydanların dili
Seçim meydanlarının dilinden çok iyi anlayan Süleyman Demirel'e sorduk: Seçime yirmi gün kaldı... Sizin pencerenizden neler görünüyor? Süleyman bey "meydanlar demokrasinin ciğeridir" diye söze başladı: - Meydanlara ilgi var... Bu sevindirici. Demirel'e ikinci soru: - Seçim öncesinde vatandaşta bir kafa karışıklığı var mı? - Hayır... Yok... Seçim havasına yeni, yeni giriliyor... Ve girilirken de zihinler berrak.
*** Başbakan'a "meydan izlenimlerini" sormuştuk. Vatandaşın "en öncelikli" talebini. "En önemli" sorunu. Tayyip bey "işsizlik" yanıtını vermişti. Bunu Demirel'e anlattık. Süleyman bey "doğru" dedi: - Bana gelenlerin söyledikleri de aynı şey... İşsizlik şu anda bütün sorunların önüne geçmiş durumda... Seçim kampanyalarında da bu durum açıkça görünüyor.
*** Bazı yerlerde, bazı adaylar "yanlış yapıyorlar."" İş" vaat ediyorlar. İşsiz insanların "umudu ile" oynuyorlar. Oysa artık belediyeler "iş kapısı değil." İş vaat eden adayın, seçimi kazanması halinde "sözünü tutabilmesi" mümkün değil. Demirel ile biraz da "bunları" konuştuk. Dedi ki: - İşsizliğin önlenmesi bir devlet politikası... Siyasi iktidarın bir numaralı meselesi olmalı.. Tabii bunun için yatırım gerek... Yatırım için ise, yatırım ikliminin yaratılması... Bu da siyasi iktidarın hareketlerine bağlı. - Bunu, karşılaştığınız yerlerde Başbakan'a söylüyor musunuz? - Şimdi sizin aracılığınızla, herkese söylüyorum.
*** Demirel: - Hükümet, bazı reformları yapmak istiyor... Reform yapmak için siyasi, sosyal ve ekonomik ortam lazım... Hoşnutsuzluk yükselirse, reform yapmak güçleşir... Vatandaş, reformdan önce oğlunun, kızının işini düşünür.
*** Süleyman beye "meydanları... Pankartları... Sloganları... Protestoları" da sorduk. Meydanlar "gürültülü." Memnuniyeti söyleyen de var, memnuniyetsizliğini haykıran da. Süleyman beyin tepkisi: - Varsın, gürültülü olsun... Vatandaş meşru yolları kullanarak, meşru zeminde kalarak, meşru hedef gözeterek, düşüncesini söylesin... Gürültüden kimse çekinmesin.
*** Çarşambaları Demirel'in "halk günleri." Yurdun her yerinden insan geliyor. Geçen "Çarşamba" 84 kişi gelmiş. - Gelenler, yerel seçim için neler söylüyorlar? - Bakınıyorlar... Adayları ve liderleri dinliyorlar... Tartmaya çalışıyorlar... Herkes kıpır, kıpır. - Siz ne diyorsunuz? - Ben de vatandaşım... Söylediklerime ben de dahilim... Dinliyorum.
*** Demirel: - İşte fırsat... Belediye başkanlığına, muhtarlığa, il genel meclisine, belediye meclisine tam bir milyon kişi aday... Her yetmiş kişiden biri aday... Dinle, düşün, taşın ve sandığa git, oyunu kullan. Sonra sohbet "seçime katılımın yüksek olup, olmayacağına" kayıyor. Süleyman bey: - Türkiye seçime alıştı... Bütün mesele halkın katılımcılık hakkını kullanması... Çok didindik, çok uğraştık... Çok inişli, çıkışlı oldu... Demokrasi yerleşsin istiyorsak, zaman alıyor... Ama Türkiye artık alıştı.
*** Sohbet sırasında bazı sözlerin altını çizdik. "İniş, çıkış" gibi. "Zaman alıyor" gibi. "Artık alıştık" gibi. "Meydanların gürültüsü" gibi. Ve Demirel'den "bunları açmasını" istedik. Yanıtı çok kısa oldu: - Sistem işliyor... Ne korkuya gerek var, ne de isticale. Sonra güldü: - Genç okuyucular, isticali bilmez... Acelecilik demektir... Korkuya da gerek yok, aceleciliğe de... Demokrasi böyle yerleşecek.
|