IP telefonları ile gelen demokrasi ve verimlilik
Hawai'de devasa bir kongre merkezindeyiz. İçinde bulunduğumuz salonda tam 3 bin kişi var. Herkesin elinde de sanırım yakında adından çok daha sık bahsedeceğimiz internet tabanlı telefon olarak bilinen IP telefonlardan bulunuyor. Birazdan dünyanın en başarılı CEO'larından biri olarak tanınan ve piyasa değeri 200 milyar dolara yaklaşan Cisco'yu 1995 yılından beri yöneten John Chambers, teknoloji dünyasındaki son gelişmeleri anlatacak. Ama ondan önce, sahneye çıkan bir Cisco çalışanı, 'Şimdi bu salonda hangi müziği dinleyeceğimize siz karar vereceksiniz' diyor. O anda sahnedeki ekranlarda üç farklı tarzdaki müziğin isimleri beliriyor ve 3 bin kişi ellerindeki telefonun tuşlarını kullanarak, istedikleri müzik seçeneğinin numarasına basıyor. Sadece 5 saniye sonra çoğunluğun oylarını alan müziğin sesi salonda duyulmaya başlıyor. Bu kez, 'Sahnenin hemen arkasındaki fonun görseline de siz karar verin' diyor sunucu ve birbirinden güzel fotoğraflar beliriyor ekranda ve yine IP telefonunu kullanan 3 bin kişi, sahnenin fotoğrafına karar veriyor. Çoğunluğun istediği fotoğraflara bakıyorum, Hawaili güzel bir kız, su altından müthiş görüntüler... Bense o an 'sanırım e-demokrasi dedikleri şey bu olmalı' diye düşünüyorum. Şimdiye kadar gördüğüm en interaktif toplantıdayım. Başta Cisco CEO'su Chambers olmak üzere, konuşma yapan Cisco'nun bütün üst düzey yöneticileri, katılımcılara sürekli sorular yöneltiyor. Chambers, Cisco'nun 3 bin iş ortağına, verimliliği artırdıkça geliri de nasıl artırdıklarının ipuçlarını veriyor. Chambers özetle diyor ki, verimliliği yüzde 5 artırırsanız 14 yılda gayri safi milli hasıla iki katına çıkıyor ve verimliliğe giden yolda e-öğrenmeden geçiyor. Verimli çalışmayı göz ardı etmeyin ve asıl yaptığınız işe konsantre olup, geri kalan işleri outsource edin, yani bilişimcilerin değimiyle bu işlerinizde dış kaynaktan faydalanın. Chambers, tam bu noktada kalabalığa dönüp 'Dışarı yaptırdığınız işleriniz artıyor mu" diyo soruyor. Hemen IP telefonunu kullanan 3 bin kişiden gelen cevaplar ekranda beliriyor. Salonun yüzde 85'i bu soruya 'evet' yanıtını veriyor. 'Peki bu işlerin ne kadarı Asya'ya gidiyor' sorusuna ise salonun yüzde 80'inin verdiği cevap, işlerin yüzde 25'inden fazlasının Asya'ya gittiği şeklinde oluyor. Chambers önce mesajı veriyor ardından da IP telefonlar sayesinde bu toplantıda, 2008 yılı bittiğinde en azından bu salonu dolduranların büyük bir kısmının asıl işlerini oluşturmayan işleri dış kaynak kullanarak çözeceğini öğreniyor. IP telefonun mucidi Cisco, CEO Chambers'ın göreve geldiği 1995 yılından bu yana gelirini 1.2 milyar dolardan 18.9 milyar dolara çıkartma başarısını göstermiş. Herkesin krizde belinin büküldüğü 2000-2001 yılında belki de krizden etkilenmediği gibi yılı karla bitiren ender şirketlerden biri Cisco'ydu ve Chambers uyguladığı e-öğrenme şirkette uygulanan yeni metodlarla verimliliği artırarak şirketin tam 2.1 milyar dolar tasarruf etmesinin de önünü açmıştı. Şimdiyse başarılı sonuçları ve bu sonuçlarda büyük katkısı olan ortaklarına Cisco'nun kablosuz internet, IP telefon, e-öğrenme gibi konularda koydukları hedefleri anlatıyor. Aslında Cisco'nun CEO aracılığıyla verdiği mesaj bütün iş dünyası için de geçerli. "Hunting. Growing and adapting!" Yani, yeniliği bul, avla; geliştir ve büyüt, son olarak da pazara adapte et. Kuşkusuz toplantı bu kadar interaktif olunca, başta CEO olmak üzere tüm Cisco üst düzeyi de 3 bin katılımcı salondan ayrılmadan önce IP telefonlarla anında değerlendiriliyor. Bu arada konuşmacıların toplantıdaki performansı konusundaki sonuçlar ise elde edildi ama bizimle paylaşmamayı tercih ettiler. Ancak o an yapılan performans değerlendirmesi, bir sonraki toplantının daha verimli olacağının işareti oldu.
|