| |
Seçim yeni muhalefet arayışının zemini olacak
28 Mart seçimi çok önemli.. Sadece yerel yöneticiler belli olmayacak, Türkiye'nin bundan sonraki siyasal yapısı için önemli ipuçları da verecek.. 3 Kasım sonrası ortaya çıkan ikili yapı devam edecek mi? Karşımıza güçlenen iktidara karşı küçülen, güçsüzleşen bir muhalefet tablosu mu çıkacak? Böyle bir tablo çıkarsa Türkiye muhalefetsiz demokrasiye ne kadar tahammül edecek? Bunun sonuçları ne olacak? Yanıt bekleyen soru çok.. Ancak bakmamız gereken bir başka sonuç daha var.. 3 Kasım sonrası pek değerlendirmeye alınmayan, partilerin üzerinde kafa yormadıkları bu sonuç, aslında siyasi bir boşluğu ifade ediyordu.. 3 Kasım'da seçmen sayısı ile geçerli oy sayısı arasında ciddi bir makas vardı.. 10 milyon oy, hesaplama dışında kaldı.. 1 milyon 200 bini geçersiz sayıldı, gerisi sandığa bile gitmedi.. Normal mi? Son 15 yılın seçim sonuçlarına baktığımız zaman değil.. Seçmen sayısı ile geçerli oy sayısı arasındaki fark, 1987 yılında 2.4 milyon, 1991'de 5.5 milyon 1995'de 6 milyon, 1999'da 6.4 milyon, 2002'de 10 milyon oldu.. Bu sonucu 'Seçmen sayısı arttıkça makasın açılması normaldir' diye de okuyabiliriz, 'Hiçbiri diyen, partisini arayan' memnuniyetsiz kitlenin her geçen gün artması şeklinde de yorumlayabiliriz.. Son 10 yılın seçime katılma oranlarına baktığımız zaman 'Hiçbiri diyen' seçmenin arttığı sonucuna varmamız daha gerçekçi olur.. Çünkü Türkiye, siyasete ilginin yoğun olduğu ülkelerden biri.. Her şeyin yerli yerine oturduğu, kim gelirse gelsin taşların yerinden oynamadığı ülkeler gibi değil.. Seçmen politik.. 1990 sonrası seçimlere baktığımız zaman seçime yönelik ilgiyi çok rahat görebiliriz... 1991: katılma oranı yüzde 81.. 1994: yüzde 92.. 1995: yüzde 85.. 1999: yüzde 86.. Yani seçime ilgi her zaman büyük oldu.. Seçmen hiçbir seçimde 'Bana ne, kim gelirse gelsin' demedi.. Bırakın iktidar değişikliğini, yerel yöneticilerini bile seçmeye büyük özen gösterdi.. Ancak 2002' de bu oran, ilk kez yüzde 80'in altına indi, yüzde 79.1 oldu.. Bunun anlamı şu.. 3 Kasım'da AKP'ye oy vermeyen ama verecek parti bulamadığı için sandığa gitmeyen seçmen sayısı bir hayli fazlaydı.. Benzer bir sonuç 28 Mart'ta da çıkabilir mi? Çıkarsa nasıl yorumlamalıyız? Evet çıkabilir.. Oy verecek parti veya aday bulamayan geniş bir kitle var.. Bu kitle seçime sırtını dönebilir.. Eğer hem muhalefet erir hem de seçime katılım oranı düşerse veya seçmen sayısı ile geçerli oy sayısı arasındaki makas daha da açılırsa, bunun bir tek anlamı vardır.. Seçmen AKP'nin alternatifi olacak yeni bir parti istiyor demektir.. Bu da biri AKP eksenli iki partili bir düzene zemin hazırlar.. Bu açıdan baktığımız zaman 28 Mart'ta 1983'ten sonraki en önemli, en kritik seçimi yaşayacağız.. Çünkü sadece yerel yöneticileri seçmeyeceğiz.. Seçim sadece iktidara güvenoyu veya uyarı niteliğini de taşımayacak.. Gidişat o ki, seçim yeni arayışların zemini olacak.
|