|
|
Oscar Töreni Türkiye'de düzenlenseydi
-Her şeyden önce ödül heykelciğinin şekli uzun süre tartışılırdı. "Bu heykel milli değerlerimize aykırı" diyenler, "Niye bu heykel erkek" diye tepinenler, "Heykelin neden bıyığı yok kardeşim"ciler, "Bu heykel şuna benziyor, buna benziyor" diyen paranoyaklar haftalarca çeşitli tartışma programlarında birbirlerine girerlerdi.
-Ödül töreninin nerede yapılacağı ise töreni geciktiren diğer önemli mesele olurdu şüphesiz. Bunun için referanduma bile gidilirdi.
-Kırmızı halı daha ilk dakikadan leş gibi olurdu. O yüzden halının önüne gelen konuklardan ayakkabılarını çıkarıp terlik giyerek halı üzerinden yürümeleri istenirdi. Kadının biri "Halıya kül silkmeyin, daha yeni sildim oraları" diye dolanırdı. Halının altından yine de yüzlerce sigara izmariti çıkardı.
-Törenin yapılacağı salonun kapısının önünde bekleşen magazin muhabirleriyle törene sevgilisiyle gelen aktörler arasında 'Ne çekiyon kardeşim, izin aldın mı? Bak hala çekiyor' konu başlıklı arbedeler çıkardı. Jandarma olaya müdahale ederdi.
-Bizim sinema insanlarımız salondaki yerlerini muhtemelen beğenmezler, bir de yer yüzünden içerde arbede yaşanırdı.
-Ödül alan kişi, tam teşekkür konuşmasına başlayacakken, cep telefonu çalınca sanki ödül alan o değilmiş gibi arkadaşıyla 15-20 dakika telefonla konuşur, sonra teşekkür konuşmasına geçerdi. Millet de eşek gibi onu beklerdi.
-Ödül gecesi Oscar Ödülleri'nin saklandığı kasanın içinden çalındığı duyulurdu, kazananlara apar topar hazırlanmış aptal plaketler veya kol saati, dolma kalem gibi bir şey verilirdi.
-Oscar ödülünü kazanan kişiyi aynı kategoride yarışan rakipleri alkışlamak ne kelime, kıskanç gözlerle izler, hatta yuh çekerlerdi.
-Ödül kazananlar teşekkür faslını öyle çok uzatırlar öyle çok uzatırlardı ki, Oscar Töreni birkaç gece sürmek zorunda kalabilirdi.
-Filmlerin tanıtıldığı barkovizyon bozulurdu, elektrikler kesilirdi, sunucular sunuş metinlerini unuturlardı. Oscar törenin adı sıkar olarak değişirdi.
-'Öyle bir gece toplanıp ödül vermek olur mu? Bu işi iyice bir sağmak lazım' diyen yayın hakkını elinde bulunduran kanal, işe öncelikle bu işin jürisini öne çıkarmakla başlardı. Ondan sonra bu jüri haftalarca aday oyuncu, yönetmen, yapımcı kim varsa tek tek karşısına alır burunlarından getirerek ve her hafta birilerini eleyerek işi finale getirirdi. Bu arada ülke ilginç yaşam hikayeleri olan pek çok sinemacıyla tanışırdı. Falanca yönetmenin annesi küçük yaşta neden evi terk etti? Travesti görümcesi olan ve bu yüzden psikolojik tedavi gören yardımcı kadın oyuncu kim? Evlerinde kaldığı dayısının oğlunu gözüne pergel sokarak öldüren rejisörün dramı...
-Tüm bunlara rağmen ilk Oscar gecesi acayip izleneceği için seneye bir yığın Oscar Töreni olurdu.
|