|
|
|
|
|
|
Grevin adı yok
Türkiye'de grevin de nesli tükendi. Bir zamanlar yüz binlerin katıldığı davullu halaylı grevler tarihe karıştı
İşçinin silahı grevin son yıllarda nasıl sustuğunu rakamlar açıkça ortaya koyuyor. 1985 yılında greve katılan işçi sayısı ortalama 43 bin olarak hesaplanırken, günümüzde bu sayı 4 bin 600'e düştü.
ERTELEME DUVARI YASAL düzenlemeler grevi neredeyse imkânsız kılıyor. Engelleri aşıp greve gidebilen de "erteleme" duvarına çarpıyor. Kristal-İş Başkanı "İş hayatında suni bir güllük gülistanlık ortam yaratıldı" diyor.
*** Grevlerin de nesli tükendi
Yüzbinlerce kişinin katıldığı grevler artık tarihe karıştı. Hükümet, çeşitli nedenlerle birçok grevi iptal ediyor.
RAKAMLAR bir zamanlar grevsiz gün geçmeyen Türkiye'de artık grevlerin neslinin tükendiğini ortaya koyuyor. Daha çok politik nedenlerle grev yapılan 70'li yıllar bir kenara bırakılıp "olağan dönem"in başladığı 1984'den bugüne kadar olan ortalamalar dikkate alındığında, grevlere ilişkin rakamlar son yıllarda Türkiye'de işçi ve işverenler arasında güllük gülistanlık bir dönem yaşandığı izlenimini veriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yayınladığı istatistiklere göre, Türkiye'de 1985 yılında 43 bin işçi greve katılmış. Grevde kaybolan gün sayısı ise 1 milyon 200 bin olmuş. 2002 yılında ise greve katılan işçi sayısı sadece 4 bin 600 olurken grevde kaybolan gün sayısı da 43 bin 800'e inmiş.
PEMBE TABLO MU? ANCAK rakamların ortaya koyduğu bu 'pembe tablo'nun gerisinde yeni düzenlemelerin grev yapmayı neredeyse imkansız hale getirmesinin etkisi büyük. Geçtiğimiz aralık ayından itibaren Türkiye'nin gündemine giren Şişecam grevinde yaşananlar bu durumun tam da tipik örneği. Şişecam grevinin baş aktörü Kristal-İş sendikasının Genel Başkanı Mustafa Bağçeci'ye göre çalışanlara Anayasa ile tanınan grev hakkının kullanılması artık çok zor. Tüm engeller aşılarak başlatılan grevler de Bakanlar Kurulu tarafından iptal ediliyor. Sadece küçük çaplı bir iki greve izin verildiğini söyleyen Bağçeci, "Sonuçta Türkiye herkesin hayatından memnun olduğu, toplumsal uzlaşmanın gerçekleştiği, güllük gülistanlık bir ülkeymiş görüntüsü yaratılıyor" diyor.
İPTALİN ADI ERTELEME ŞİŞECAM greviyle bir kez daha gündeme gelen "grevlerin genel sağlığı ya da milli güvenliği tehdit etmesi nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesi" uygulaması grevlerin önündeki en büyük engel olarak nitelendiriliyor. Bakanlar Kurulu'nun erteleme kararı ile birlikte işçi kesimine iki seçenek kalıyor. Ya erteleme süresi içinde işçi ve işveren aralarında uzlaşma sağlayacaklar ya da çözüm Yüksek Hakem Kurulu (YHK)'na bırakılacak. YHK'da hükümet ve işverenlerin çoğunluk oyuna sahip olduklarını belirten Mustafa Bağçeci, "Sonucun işçilerin aleyhine olacağını bilmek için müneccim olmaya gerek yok" diyor.
Çalışanların yüzde 10'u sendikalı SENDİKALARIN en güçlü silahı olan grev hakkının bu derece kısıtlanması aynı zamanda sendikalaşma oranlarını da etkiliyor. Kayıtdışı çalışmanın giderek arttığı Türkiye'de sayıları 10 milyonu geçen kayıtlı çalışanların sadece milyonu sendikalı. Yani her 10 çalışandan ancak 1'i sendikalı. Grevlerin azaldığı, sendikalılaşma oranının düştüğü Türkiye'de tabii ki kaçınılmaz olarak çalışanların ücretleri de geriliyor. Devlet İstatistik Enstitüsü DİE) tarafından yapılan hesaplamalara göre bugün özel imalat sanayiinde reel ücretler 1998 yılına göre yüzde 13.5, 1999 yılına göre de yüzde 24 oranında geriledi. 1998 yılında 100 lira kazanan bir işçi bugün ancak 87 lira kazanıyor.
Nevzat ATAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|