| |
|
|
Özdemir İnce'yi kandırmayın
Film yönetmeni Ziya Öztan, şair Özdemir İnce'ye Küba'ya gitmesi gerektiğini söylemiş. İnce'nin yazdığına (Hürriyet, 28 Şubat) göre, "Kübalı olmaktan onur duyduklarını göreceksin" demiş Öztan: "Fidel'i seviyorlar çünkü orada yaşayanlara Kübalı olma bilincini verdi. Atatürk dönemindeki Türkiye'ye benziyorlar. 'Arabalarımız 1950 model ama özgürüz, bağımsızız' diyorlar." Bence İnce gerçekten de Küba'ya gitmeli. Çünkü arkadaşı Öztan'ın anlattıklarından biraz farklı bir ülke bulabilir. Daha önce yazdığım için özetleyeyim: Sovyet yardımı bitince Küba ekonomisi de krize girdi. Yabancı şirketlerle işbirliği yapmak zorunda kaldılar. Yetmedi turizme açıldılar. Bugün Küba'da sosyalizm vatandaşı cendere altında tutmanın yöntemi haline gelmiş. Ortalama Kübalı'ya Castro'yu sorarsanız, konuyu değiştirmek için "Bugün hava çok sıcak" diyor. İdolleri Fidel değil, efsanevi Che... 1950'lerden kalan otomobilleri çok mu seviyorlar sanıyorsunuz. Herkesin aklı fikri Japon arabalarında. Eski Doğu Bloku gibi: Yöneticilerin altında Mercedes var. Adam mesela Havana'da 100 yıllık muhteşem bir tarihi evde oturuyor ancak dökülen yapıya çivi çakacak, badana vuracak parası yok. Eğitim, sağlık ve güvenlik sorun olmaktan çıkmış. Ama o kadar. Fırsatını bulan zaten kaçıyor. Kaçamayan üç beş dolar için neler neler yapıyor. "Yoksul ama onurlu" söylemi, dünyanın her yerinde nispeten küçük ulus devletlerin siyasi propaganda için kullandığı bir kalıptır. Herkes doğduğu, büyüdüğü, eşinin dostunun olduğu, dilini konuştuğu ülkeyi sever. Ama bu sevgi yönetim biçimini onayladığı anlamına gelmez. Neyse... Özdemir İnce, hele bir gitsin de, şu onur hikayesini oralarda araştırsın. Ama öyle devletten beslenenlere değil, Prado Caddesi'nde gezinen Kübalı hanımlara sorsun. Dönünce yine konuşuruz. (Not: Atatürk dönemini bu işlere karıştırmayın. Aksi halde Serbest Fırka defterini yeniden açmak gerekir.)
|