|
|
İpi Daum göğüsledi
Önemli derbinin ardından iki takımı da teknik açıdan analiz etmek istiyorum. F.Bahçe hemen hemen beklenen kadrosu ve sistemiyle maça başladı. Attığı erken gole kadar yüksek tempolu ofansif gutbol oynadı. Ardından kontrollü anlayışa geçti. Ama kısa sürede skora denge gelince üstünlüğü rakibine kaptırdı. Çünkü F.Bahçe'nin kadro yapısı, tempolu, presli oynayan takımlar önünde organize karşı ataklarla cevap verme özelliğine sahip değil. İkinci yarının ilk bölümü dengede geçti ardından G.Saray'ın Villarreal maçından kalma yorgunluğu gündeme gelince F.Bahçe oyunu karşı alana yıktı. Ama üretkenlik sağlayamadı. Nobre ve Hooijdonk yardımlaşmalı markajdaydılar. Tuncay'ın depar yolları engelleniyordu. Bu durumda yapılması gereken girişimler orta saha çeşitlemeleriylle savunmayı ortadan delebilmek ve kanatları kullanmak. Ama F.Bahçe orta sahasında ileriye kollektif mesafe katedebilecek ve forvete ince servis yapabilecek oyuncu tipi yok. Kanatlara ağırlık verilen uygulamada da etkili ortalar gelmeyince oyun tıkandı. Mahmut-Ali Güneş değişikliğinin artı getirmesi düşünülemezdi. Daum, Rebrov kozunu iyi değerlendirdi. Karşı çıkışları Aurelio'nun yerine kesecek çabuk ve diri adamı Ali Güneş'i orta sahanın ortasına çekerek en doğru hamleyi yaptı. Bu arada Rebrov'un profesyonelliğini de tebrik etmek lazım. Kalitesi tartışılmayacak Ukraynalı, 5 yabancı kontenjanından dolayı Daum'un tercihiyle genelde kulübede kalıyor. Ama oyuna girdiğinde büyük katkılar sağlıyor. İşte hem deneyim hem de profesyonellik anlayışı. Luciano-Tomas ikilisinin çizgi defanstaki uyumları ve istitkarları F.Bahçe'nin en önemli güvencelerinden biri olduğu bu derbide de belgelendi. Fatih Terim'in takım tertibi sistemi ve taktik planı doğruydu. Bilhassa defans blokundaki değişiklik çok doğruydu. Orhan Ak ve Ömer'in çizgi defanstaki yetersizliklerini gözönüne alan Terim, üçlü defans uygulattı. Liberoda Petre'yi görevlendirmesi de akılcı bir düşünceydi. Suat Usta bu derbinin ağırlığını kaldıramayacağı gibi yüksek toplarda da yetersiz kalırdı. Halbuki Petre hem çabuktu hem de hava toplarına iyi çıkıyordu. G.Saray yorulduğu son 25 dakikaya kadar gerekenleri yaptı. Top mümkün olduğunca bende kalsın prensibine özen gösterdi. Fırsat buldukça da gol aradı. En büyük handikap Hakan Şükür'ün eksikliğiydi. Eğer Hakan olsaydı oyuna ağırlık koydukları bölümlerde daha gole yakın olurlardı. En önemlisi de F.Bahçe'nin risk aldığı son 30 dakikada Hakan ileriye çıkan toplara sahıp olup, saklar ve orta sahasını karşı alana yaklaştırırdı. Ümit Karan bu görevi yapısı itibariyle ve de Tomas'ın kendisine iyi yapışmasıyla yapamayınca takım mecburan geride çakıldı. Fatih Terim'in Bratu-Sabri değişiklikleri de hiçbir katkı sağlamadı. Çünkü bu genç ikilinin oyunun seyrini değiştirecek deneyimleri ve konsantrasyonları yok.
|