| |
|
|
"Teyzeme" İngilizce...
Siirt'te "okuma, yazma kurslarında" yaşlı, başlı, torun sahibi kadınlar gördük. Ve "kurs yöneticilerine" sorduk: - Nasıl ikna ettiniz? "Özel bir formülümüz var" diye güldüler. Formül şu... Okuma, yazma bilmeyene "gel seni kursa alalım... Okuma, yazma öğretelim" demiyorlar. Zira yaşlılara "okuyup, yazmak zor geliyor." Kursa yazılmıyorlar. Ama onlara "gel sana meslek öğretelim... Biçki, dikiş, nakış, kilim, el sanatı" deniliyor. "Meslek" denilince, herkes koşuyor. Daha sonra "yavaş, yavaş okuma, yazmaya" geçiliyor: - Teyze... Öğren... Torunun askere gidecek, sana mektup yazacak... Nasıl okuyacaksın? Geçenlerde yaşlı bir teyze, Vali beye çıkmış: - Vali bey evladım... Kurstaki öğretmenlere söyle... Bilgisayar mı nedir, bir şey var... Herkes öğreniyor... Bana da öğretsinler. Vali Nuri Okutan "emir" vermiş: - Bu teyzeme bilgisayar da öğreteceksiniz... İngilizce de. Teyze "İngilizce ile işim ne" dememiş: - Öğretsinler Vali bey yavrum, öğretsinler... Ölünce, Allah'ın huzuruna ilim, irfan sahibi olarak gideyim.
|