|
|
Hayatın tam ortasındaki Popstar
"Neredesin Firuze"nin vizyona girmesi için bundan daha iyi bir zaman olamazdı
ÖZCAN Deniz bundan 3 yıl önce kendisiyle yaptığım 5 günlük dizi röportaj sırasında Firuze'nin öyküsünü bana anlatmıştı. İsimleriyle, tarihleriyle, tanıklarıyla... Özcan Deniz, 3 ayrı filme senaryo oluşturacak yaşam öyküsüyle beni çok şaşırtmıştı. Bir TIR'ın gizli bölmesinde Almanya'ya kaçak işçi olarak girme girişimini, Annesi ve kardeşleriyle ev sahibinden gizli olarak sığındıkları evde farelerin onlara nasıl para taşıdığını, evde elektrik olmadığından, kardeşinin sobadan yanan bacağının durumunu görmek için araba farlarını nasıl beklediklerini... Özcan Deniz, "Neredesin Firuze"nin galasında yönetmen Ezel Akay'a dönüp, "Abi ben sana acıklı bir hikaye anlatmıştım ama galiba yanlış anladın. Ama iyi ki de yanlış anlamışsın" dedi... Geceyi renklendiren zekice bir espriydi ama altında Özcan'ın starlık yolunda çektiği acıların kabuk bağlamış yaraları saklıydı. "Neredesin Firuze" bizim İMÇ diye telaffuz ettiğimiz Unkapanı'ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'nda kumaş yerine şöhretin nasıl biçildiğini, bu "biçki-dikiş kursu" sırasında "yüksüksüz ellere" nasıl iğne battığını, umut ipliklerinin nasıl bir anda koptuğunu, şeker çuvalının bir gecede nasıl ipeğe dönüştüğünü en gerçekçi, en yalın ama en "eğlenceli" şekilde sunan harika bir film. İzleyiciler, tıpkı Harikalar Diyarı'nda dolaşan Alice gibi her köşeyi döndüklerinde karşılarında bir başka çikolatadan ev buluyorlar. Erol Büyükburç döktürüyor, Ata Demirer'in oyunculuğu piştikçe ağızda dağılıyor, Hamdi Alkan yeteneğini hiç inkar etmiyor. Onlar filmin "konuk" oyuncularından bazıları. "Ev sahiplerinin" müthiş performansını ise anlatmaya kelime yetmez. Filmi ilginç kılan bir başka özellik ise mükemmel zamanlaması. Star yarışmalarının "umudun sırat köprüsü" haline geldiği şu günlerde, Türkiye'de "şöhretin yol haritasını" sunan bu filmi kaçırmayın derim. "Eşkıya", "Vizontele", "Uzak", "Vizontele Tuuba", "Duvara Karşı" ve şimdi de "Neredesin Firuze"... Yeşilçam'ın yeniden yeşeren fideleri ormana dönüşüyor. Tam "çölleşiyoruz" derken, mis gibi havayı ciğerlerimize çekmek ne güzel...
|