De Gaulle'ün çektiği çizgi
Fransa'nın efsanevi lideri Charles De Gaulle, referandumla Cumhurbaşkanlığı'nın sona ermesinden iki yıl önce Türkiye'yi ziyaret ediyor. Hükümetin başında ise Başbakan Süleyman Demirel var. Gündemdeki konu yine Kıbrıs... Türklerin, Ada'da Rumların en yoğun baskısına uğradığı hatta katledildiği bir dönem yaşanıyor. Yıl 1967... Önceki gün atv'de yayınlanan "Ankara'da Sabah" programımız sonrasında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, o günleri anlatmaya başlıyor.
Kağıda çizilen sınır
Kıbrıs sorununun çözümü için yoğun uğraş verildiği bir sırada Başbakan Demirel, Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle'e şu soruyu soruyor: "General, Ada'daki sorun nasıl çözülür?" De Gaulle, hemen yanıt vermek yerine önündeki kağıdı alıp, üzerine özenle bir Kıbrıs haritası çiziyor. Sonra tam ortasından bir çizgi çekiyor. Kağıdı Demirel'e uzatırken şöyle diyor: "İşte size çözüm formülü. Ada'nın kuzeyinde Türkler, güneyinde Rumlar yaşar, sorun biter..." Demirel, De Gaulle'ün o gün çektiği çizgiye benzer bir çizginin 1974 Barış Harekatı'nda gerçekleştiğini belirtip devam ediyor: "Keşke o tarihte General De Gaulle'ün çizdiği çizgi barış içinde uygulansaydı. Ama olmadı, yaptırılmadı. Aradan 7 yıl geçtikten sonra o çizgi gerçekleşti. 30 yıldır da o çizgi orada duruyor." Demirel, 30 yıldır Ada'da bir tek damla kan akmadığını belirtiyor. New York'ta bugün başlayacak görüşmelerin ilk adımı atılmadan önce bir uyarıda daha bulunuyor: "Annan'ın ortaya koyduğu plan çözüm değil, iki yıl sonra sıkıntı getirir..." Nedenini de anlatmaya başlıyor: "Ada'da iki devletin ortaya çıkmasının üzerinden tam 30 yıl geçmiş. Şimdi herkes yerli yerine yerleşmiş. Sen 50 bin kişiyi güneyden kuzeye taşıyacaksın. Sonra kuzeyden bazı kişilere, 'Hadi sen buradan git' diyeceksin. Bu kadar çok nüfus hareketini hiçbir yer kaldırmaz..." Bir de örneklemede bulunuyor: "Ne yapacak güneyden gelen? Gidip kuzeydekinin kapısını çalacak. 'Bu ev benim. Hadi sen çık' diyecek öyle mi? 30 yıldır orada oturan bir kişi evini nasıl terk edip gidecek? Nereye gidecek? Al sana yeni bir çatışma daha."
Seçim sonucu etkiler mi?
Demirel, hükümetin Kıbrıs konusundaki tavrını da eleştiriyor. Kendisinin de yıllarca çözüm aradığını belirtip şöyle diyor: "Bugünkü siyasi iktidar, 'Bu mesele çözülememiştir, çözmemişlerdir' ithamıyla ortaya çıktı. Bugüne kadar görev almış hükümetlerin tümünü itham etti. 'Biz bunu çözeceğiz' dedi. Çözmeye kalkışınca da işin o kadar kolay olmadığını gördü. Karşısına devlet çıktı." Demirel, devletin zirvesinin de görüş ayrılığı içinde olduğunu söylüyor. Bunu da 7 yıl boyunca başkanlığını yaptığı ve onlarca kez üyesi olarak katıldığı MGK'nın bildirisini okuyarak gerçekleştiriyor. MGK'nın 23 Ocak'ta yapılan toplantısında, bir yandan BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna atıfta bulunulurken, hemen ardından Ada'nın gerçeklerinden söz edildiğini, sonra da "Annan Planı da referans alınarak" denildiğini kaydediyor. Ardından şöyle diyor: "Bu metin devletin bir fikir birliği içinde olmadığını gösteriyor."
Denktaş ile telefon
Demirel, bunları sıraladıktan sonra Başbakan Erdoğan'a şu uyarıda bulunuyor: "Eğer Türkiye, Annan'ın söylediği her şeyi kabul ederse, yarın bu sıkıntıyı taşıyamaz. Bugünün, yarını var. Açıklıkla söylüyorum büyük sıkıntılar çıkar Türkiye'de..." Demirel bunları söylerken karşımızda Denktaş konuşuyormuş hissine kapılıyoruz. İki gün Ankara'da kalan Denktaş ile bir temasının olup olmadığını sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: "Bir araya gelmemiz farklı anlamlara neden olur diye Ankara'ya geldiğinde telefon görüşmesi yaptık." Demirel, New York'taki görüşme öncesi uyarılarını yaparken çözümünün nasıl bulunacağını da şöyle açıklıyor: "47 yıl önce De Gaulle çizip verdi. Orada iki devletin varlığı kabul edilir. Etmiyorlar mı, o zaman, 'Ne haliniz varsa görün' denilir. İki devletin varlığı kabul edilirse de o zaman bir çatı devlet kurarlar yollarına devam ederler..."
|