kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Kırk yılda yaşanan iki yıllık hayatlar

Onlar "Almanya acı vatan!"ın ilk kuşağıydılar.
Hani "kırk-küsur" yıl önce, Tophane'de "İş ve İşçi Bulma Kurumu"nun önünde kuyruğa dizilen..
Hani o unutulmaz siyah-beyaz fotoğraflarda, Alman işveren temsilcilerinin ağızlarını açtırarak dişlerini kontrol ettiği o ilk kuşak..
Türkiye'nin her yanından koşup gelmişlerdi. Köylerden, kentlerden, kasabalardan...
Daha çok ta "vasıfsız" işçilerdi. Bir şey bilmeleri gerekmiyordu.. Elleri ayakları tutsundu yeter!
Savaş sonrası travmasını atlatarak, altmışlı yılların başında yeniden ayağa kalkan Alman sanayii canavarı "onlar"ı çağırıyordu.
Yirmi-otuz yaş arası gençliklerini canavarın dişlerine sundular..
Tüketildiler, tüketildiler..
15 yıl süren "büyük göç"e 1973 sonbaharında noktayı koydu Almanlar.
Bu kadar!
Kapılar kapandı.. Gidenler içerde, gidemeyenler dışarda kaldı.
Gidemeyenler, gidip de kalanlara gıptayla baktılar yıllar yılı.. Ama ya kalanlar?
Anavatanın "döviz makinesi" olmaktan başka sıfat konduramadığı "gurbetçiler"in boşa giden hayatlarına, yaşanmamış yıllarına "bakan" olmadı..
"Türkiye'de Almancı, Almanya'da yabancı" ikileminin dramında tüketilip giden hayatlar kimsenin umurunda olmadı buralarda...
Ve.. Bitti..
İlk kuşağın "acılı ikilem"i yakın zamanda bitti..
İkilem filan kalmadı artık.
Daha ne olduğunu anlamayamadan; "Dönelim mi, kalalım mı?" suallerine bile cevaplar bulamadan ilk kuşak "emekli" oluverdi işte.
Artık oralıydılar!
Hayatlarının sonuna kadar oralı..
Kırk yıl geçmişti ve kırk yıl sonra çoğu hala "Almanca"yı konuşamıyordu.. Şaşırtıcı gibi görünse de çoğu "doğru dürüst" öğrenememişti yaşadıkları ülkenin dilini.
Ama şaşırtıcı değildi.
"Şayet onlara gerekli olsaydı, Almanca öğrenmemizi de isterlerdi ama istemediler" diyenler de vardı..
Lakin, işin aslı başkaydı:
Geride kalan kırk yılı "kırk yıl" gibi yaşamadılar asla.
Bir tek gün bile "kırk yıl" yaşayacaklarını düşünmediler o ülkede.
Hep yaşanacak "iki yıl" vardı önlerinde.
"İki yıl" sonra mutlaka dönülecekti.
O iki yıl geçtikten sonra "öteki" iki yıl başlıyordu. Sonra da bir başkası.
Evler "anatavan"da alınıyor, iki yıllık geçici hayatlarsa "Kırk metrekare Almanya"larda yaşanıyordu.
Yaşam erteleniyordu sürekli olarak.
İki yıl sonrasına.. ve iki yıl sonrasına.. ve iki yıl sonrasına..
Ve şimdi asıl "trajik ikilem" başlıyordu:
Farkına varmadan tamamlanan "kırk yıl"ların sonunda Almanya'da "emekli" olmuşlardı ve ilk defa, hayatlarında ilk defa önlerindeki zamanın hiçbir şekilde sınırlamadığı "uzun, upuzun" bir hayata başlıyorlardı...
"Kırk yıllık emekleri"nin karşılığı ancak orada yaşanarak alınabilirdi, artık bugünden sonra isteseler de dönemezlerdi.. Ve önlerinde ilk defa "iki yıl" değil, "son kullanma tarihi" belirsiz bir ömür vardı.
Ve bunu nasıl yaşayacaklarını "zerrece" bilmiyorlardı.
İki yıldan daha fazlasını yaşamayı bilmiyorlardı.
Hayatı çoğumuzdan daha fazla yaşamışken, "hayatın acemisi" yetmişlik "çocuklar"la birlikte oldum bir bayram günü...
Çaylar ardı ardına demlenirken sordum kendi kendime..
Siz de sorun ara sıra:
Kırk yılı "iki yıl"larla geçirmek mi iyidir "hesapsız-kitapsız" zamanlarda?
Ya da...
Belki de yalnızca iki yıl ömrünüz varken alnınıza yazılmış -kim bilebilir ki- kırk yıllık tasarıları sığdırmak mıdır "tıkış-tıkış" yaşanacak dar zamanlara?
"Hayatın acemisi" kimdir gerçekte, "usta"sı kim?
Ya da boğumlu bardaklarda demli bir çaydır mıdır en iyisi, geçmiş ve gelecek zamana aldırmadan?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Son kullanma tarihi   / 17-02-2004
 Kar, sevgililer ve caddeye uzak öyküler   / 14-02-2004
 Türkiye adası   / 12-02-2004
 Resimdeki gözyaşları   / 10-02-2004
 Kırk yılda yaşanan iki yıllık hayatlar   / 07-02-2004
 Bayram ederler...   / 31-01-2004
 Futbol hayatsa...   / 29-01-2004
 Cunda mahkûmları   / 27-01-2004
 Zımadves arak!   / 24-01-2004
 Ne kadar değişir insan?   / 22-01-2004
MEHMET TEZKAN
Ahlaklı yönetim isteyen de ahlaklı...
EMRE AKÖZ
'İnkılap Yolunda' başımıza gelenler
Şu sıralarda ilginç...
UMUR TALU
Sahibine göre kişnetmek (3)
Üç gündür koyduğum başlık...
Tren bomba gibi patladı
İran'da sülfür ve fuel oil yüklü 51 vagon aniden hareket etti.
'Üç Büyükler'e İtalyan tepkisi
Berlin'deki Blair-Schröder-Chirac zirvesi, AB'yi karıştırdı. İtalya...
Olacak bu iş 0-1
Olacak bu iş 0-1
Adana'daki özel maçta iki şutumuz direkten dönerken, özellikle orta...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.