Bu yerel seçimde partiler silinecek
Bir aya yakın süredir Kıbrıs sorununa odaklanan Türkiye, dünden itibaren yeni bir döneme kapı açtı; Yerel seçimler... AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin 23 il, 3 büyükşehir ve 254 ilçe adayını açıklamasıyla, dünden itibaren Türkiye seçim sathına girdi. Dikkat çeken ise, birçok partinin belediye başkan adaylarını bir süre önce açıklamış olmasına rağmen, kamuoyunda dünkü kadar fazla bir etki yaratmamış olması. Bunun nedeni ise, diğer partilerin aday belirleme ve açıklamalarını iktidar partisi AKP'ye göre dizayn etmelerinden kaynaklanıyor. İktidar partisine endeksli aday belirleme taktiği izlediklerini bugün birçok muhalefet partisi yöneticisi de inkar etmiyor. Hatta, özellikle büyük kentler için, "Hele bir AKP adayını çıkarsın, beklediğimiz kişiyi aday yapmazsa, onu biz alır aday yaparız" görüşünü dile getirmekten de kaçınmıyorlar. Örneğin, Ankara'da Melih Gökçek veya Turgut Altınok'tan hangisinin aday gösterileceğine diğer partiler odaklanmış bulunuyor. Bu sadece Ankara için değil, diğer büyük kentler için de geçerli oluyor. Siyasi partiler, şehirleri veya kasabaları en iyi yönetecek kişiyi tespit etmek yerine "AKP acaba kimi aday yapmayacak" beklentisi içine girmiş bulunuyor. Daha da ilerisi, AKP'nin aday belirlemesi sonrasında ortaya çıkacak kırgınlık ve küskünlükten faydalanmanın yöntemi araştırılıyor.
Gözler AK Parti'de Durum böyle olunca, kendi yol haritasını çizip ilerlemek yerine, başkasının çizdiği yol haritasıyla ilerlemenin ötesine gidilemiyor. Bunda, AKP'nin izlediği politikanın rolü büyük oluyor. İktidar partisi olmanın avantajını en iyi şekilde kullanarak gündemi tayin ederken, diğer yandan da en iyi adayı bulmak için çaba gösteren parti imajını da kamuoyuna sergiliyor. Haftalardır, AKP Genel Merkezi'nde adaylarla yüz yüze görüşme gerçekleştirilirken, her bir adayın bölgesindeki etkinliğinden, eğitimine, aile yaşantısına kadar her şey mercek altına alınıyor. Bu uğraş, çok zekice uygulanan bir kamuoyu bilgilendirme yöntemiyle de kamuoyunun dikkatine neredeyse üç haftadır sunuluyor. "En iyi adayı belirlemek için uğraş veren parti imajı" kamuoyunun bellerine kazınıyor. Her ne kadar dün adayların açıklanması ile bazı kırgınlıklar ve küskünlükler yaşanıyor olsa da seçimlere kadar 43 gün gibi uzun bir süre bulunuyor. Her partide olduğu gibi bu gibi kırgınlıkların da rahatlıkla aşılacağı da görülüyor. Bu açıdan AKP, önemli bir avantajı ele geçirerek yola çıkıyor.
3 Kasım eşiği Bütün bunlara rağmen AKP'nin önündeki en büyük eşik genel seçimde aldığı yüzde 34.28'lik oy oranı. 28 Mart'ta bu eşiğin altında kalması, seçim sonrası AKP açısından bir eleştiri konusu olacak. Ancak, 3 Kasım seçimindeki oy eşiği, diğer partilerde çok daha büyük sıkıntılar yaratacak.Bunun nedeni de 3 Kasım seçimlerinin birçok lideri siyaset sahnesinden silmiş olmasından kaynaklanıyor. O dönemde aldığı oy oranını 28 Mart yerel seçimlerinde geçememesi halinde, bu kez partilerin siyaset sahnesinden silinme dönemi yaşanacak.
Oy oranları çok önemli Her ne kadar, "AKP iktidar avantajını kullanıyor" denilse de sonuçta yerel seçimlerde aday tercihinin önemli olduğu gerçeği bir kenara bırakılamaz. Kamuoyunun beğenisini kazanmış aday çıkarıldığı takdirde, iktidar avantajının bir öneminin olmadığı geçmişte birçok yerde görüldü. Belediye başkanlıkları kaybedilse dahi, il genel meclisi seçiminde alınan oy oranları siyasi partilerin kamuoyundaki gücünün göstergesi oldu. Bundan dolayı, 3 Kasım'da seçime giren liderlerle birlikte, partiler 28 Mart'ta genel meclislerinde aldığı oy oranı ile değerlendirilecek. Sonuç olarak, 3 Kasım'daki oy oranlarını aşamaması halinde, liderlerle birlikte, partilerin de siyaset sahnesinden tamamen silineceği süreç başlayacak.
|