|
|
Ev hanımı olmak...
Dünya zamanıyla, takvimler 2003'ü gösterirken, hala erkeklerimiz aynı şeyi savunuyorlar: 'Ben erkeğim, hem de Türk erkeği... Kadınımı tabii ki açık giydirmem. Eve gelince tabii yemeği hazır isterim. Yok artık, bir de ben girip pişireyim, daha başka... Haa çalışmıyorsa, ev hanımıysa hiçbir şeye elimi sürmem. Tabii o yapacak'. Liste uzar, devam eder, köprüyü geçer buradan bizim eve kadar gider. Evimizin direği, sevdiceğimiz, erkeklerimizin liste yapmakta, yaptıkları listede yazan her şeyi harfiyen beklemekte üstlerine yoktur. Hepimiz biliriz bunu.
*** Buralarda ev kadını olmak şu demek oluyor anlaşılan, sabahtan akşama kadar boş boş oturmak, hiçbir şey yapmamak. Ama yediği önünde, yemediği ardında olmak... İçi rahat, huzur, ferah, saadetle dolmak... Kederden asude, ayaklar belki yerden kesik, mutluluk tebessümleriyle dolaşmak... Komşulara kek yapmak, çay demlemek ya da sıra bizdeyse onlara gitmek. Konuşmak, konuşmak, konuşmak... Akşama da bir sürü bahane uydurup asık suratlarla kocayı karşılamak... Ev hanımlığından anlaşılanlar aşağı yukarı böyle şeyler...
*** Beyler, siz hiç düşünmüyor musunuz Allah aşkına? Her sabah kahvaltı hazırlayıp toplamak, toz almak, yatakları düzeltmek, ortalığa çeki düzen vermek, yemek yapmak, çamaşır yıkayıp - asıp ütülemek, gerekiyorsa evin temizliği, varsa çocuklarla onların istek, ihtiyaç beklentileriyle ve de sırası gelmişse dersleriyle uğraşmak ne kadar zaman alır, başı kaşımak için el fırsat bulur mu acaba? Bunlara bir de geçim sıkıntılarını, hastalıkları, başka problemleri ekleyin bakalım, bu liste nerelere kadar uzuyor, görürsünüz...
*** Sorunumuz iletişimsizlik, sorunumuz 'empati' yapamamak... Empati olmayınca, sempati de olmuyor. Yani, kendisini başkasının yerine koyamayan, anlamaya çalışmayan, kalıplaşmış yargılarla hareket eden insan anlaşılamıyor.
*** Evet, evin erkeği, dışarıda çalıştın, yoruldun, sağol. Sofrayı, yemeği hazır, evinde huzur buldun. Karını mutlu etmek için o sofra toplanırken iki tabağı da mutfağa sen taşısan, elin mi aşınır? Hayır, ne senin elin aşınır, ne de hanımının işi aşılıp azalır... Ama aranızda muhabbet artar, muhabbet...
|