|
|
Sevişin büyükler gülüşün küçükler
Bugün Sevgililer Günü ama önemli olan insanın kendini sevmesidir. Kendiyle barışık olmayan hiç kimse başkalarına sevgi ve mutluluk veremez
Her yerde bir Sevgililer Günü'dür gidiyor. Öyle bir abartı, öyle bir reklam ki sevgilisi olmayan ekmeksiz kalmış gariban gibi boynunu bükecek neredeyse. Radyo ve televizyonlarda Sevgililer Günü şarkıları, gelmiş geçmiş en iyi "aşk filmleri" ıvır zıvır bir sürü anonslar. Yoo kadın da hırs içinde kıskandı mı ne, demeyin. Çünkü ben sevginin gücüne, büyüklüğüne her şeyin önce sevgiyle başladığına çok fazla inanıyorum. Ve başlangıç noktan önce kendini sevmek olmalı. Kendini sevmeyen, kendiyle barışık olmayan hiç kimse başkalarına sevgi ve mutluluk veremez. Sevmiyorsanız çocuğunuza sevgiyi, huzursuz bir ortamdaysanız huzuru, aşksızsanız aşkı öğretemezsiniz. Çünkü çocuklar model olarak anne ve babalarını, onların evliliğini,onların aşklarını alırlar ve hayatlarına bunu tatbik ederler. Ben çok şanslı bir kadınım, çünkü 2 erkeğe birden aşığım. Yani bir aşk üçgeni yaşıyorum. Genelde üçgenin diğer iki ucu birbirinden nefret eder ya, bizde bu iki uçta birbirine aşık. Kim mi bu erkekler? Birincisini doğduğumda tanıdım. Dünyanın en yakışıklı, en kültürlü,en sevecen adamıydı. Her çocuk, her kız babasına hayrandır biraz belki, ama benim babam hakikaten baba kelimesinin karşılığında yatan bütün vasıflara fazlasıyla sahip olduğu gibi, en iyi dostum oldu hep. Ben hem ona hem anneme bizi böyle sevgi dolu, huzurlu bir ortamda büyüttükleri için hep minnet duyacağım. Bana birçok arkadaşım defalarca "Sen çok şanslısın hırlı, gürlü bir evde büyümediğin için bunun sıkıntısını bilmiyorsun" dediler. Şimdi o kadar iyi anlıyorum ki ne demek istediklerini. Büyüyüp flört yaşı gelince karşılaştığım adamları hep babamla mukayese ettim. Tabii böyle mükemmel bir modelle karşılaştırılınca kiminin görgüsü, kiminin kültürü, kiminin tavrı hep rahatsız etti beni. Çünkü babam adam gibi adamdı ve hep dediğimiz gibi artık pek adam gibi adamlara rastlamıyoruz. Ben babamın vasıflarını, mütevazılığını, olgunluğunu büyüdükçe anlayabildim. Şu malum hiçbir şeyi beğenmediğiniz ergenlik yaşlarında bir seyahatteyken yeni tanıştığımız birisi babama ne iş yaptığını sormuştu. Babam da "çiftçiyim" diye cevap verince çok bozulmuştum. "Niye avukat olduğunu söylemiyorsun, niye çiftçiyim, dedin" dedim. O da "çünkü çiftçiliği daha çok seviyorum ve bununla yani iyi bir çiftçi olmakla daha çok gurur duyuyorum" demişti. Babacığım iyi ki varsın, iyi ki ilk aşkımsın ve iyi ki
BABAMSIN. İKİNCİ AŞKIM OĞLUM İkinci erkeğimle ise on üç sene evvel tanıştım. Ve gördüğüm an aşık oldum. Öyle güzel, öyle minik, öyle şekerdi ki... Hastanede kucağıma getirdiklerinde dakikalarca onu seyredip ağladım. Sesini duydukça, o ağladıkça göğüs kafesimde binlerce kuş kanat çırpar gibiydi. Çocuğunuza duyduğunuz aşk müebbet hapis gibi. Affı, geriye dönüşü yok. Onu bütün kusurlarıyla seviyorsunuz. Öyle güçlü, öyle büyük bir aşk ki anaçocuk aşkı o tutku hiçbir zaman eksilmediği gibi her geçen sene artarak büyüyor. Ve ben oğluma duyduğum aşktan çok mutluyum. Çünkü dünyanın en iyi huylu, en şeker, en sevecen oğluna sahibim. Oğluşum sen de iyi ki varsın iyi ki ikinci aşkımsın iyi ki OĞLUMSUN... Yaşasın ne güzel bir Sevgililer Günü. Bütün sevgililerim benimle, yan yanayız ve bir birimizi çok seviyoruz.
|