| |
|
|
Devlet vardı.. Peki insan var mıydı?..
Medyamız gene her zamanki gibi popülist.. Gene her zamanki gibi peşin hükümlü.. Gene her zamanki gibi kolaycı..
Otur poponun üzerine.. Çıkar arşivinden on yıl önce yazdıklarını.. Birkaç yerine dokun.. Yayınla..
Hayır.. Bu gazetecilik değil.. Bu kafa çözüm getirmez.. Her kar yağdığında bunları yaşamaya ve bunları yazmaya devam ederiz.
Perşembe öğle özeri başlayan doğal afete İstanbul teslim oldu ise, bunun birinci sorumlusu İstanbul halkı, daha doğrusu İstanbul sürücüleridir.
Saygısız.. Kural tanımaz.. Uyanık (!) hayvan sürüsü..
Bunlara "insan" demeyi çoktan unuttum.. Her defasında nasıl hayvanlar olduklarını yazıyorum, tınmıyorlar. Çünkü hayvanlık ruhlarına işlemiş artık.. Doğal afetlerde her devletin mücadele gücü sınırlıdır. Dünyanın en güçlü ülkesi Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington'un kara teslim olduğu üç günde ordaydım ve defalarca yazdım..
Genel ve yerel yönetimleri suçlamak, "İstanbul'u kara teslim ettiler" demek, gazetecilik değil. İstanbul kara her zaman teslim olacaktır. Mesele bu teslimiyet dönemini asgari hasarla geçirmektir. Devlet bunu sağlar sadece.. Ama eğer o kentin insanları yardımcı olursa sağlar..
Şimdi bakın.. Kaç kez yazdık, emniyet şeritlerine girenlerin katil ruhlu hayvanlar olduklarını.. Dinlemediler.. Kar bastığında E- 5 ve TEM'in bütün emniyet şeritleri, kendilerini uyanık sanan bu hayvanlar tarafından işgal edilmişti.
Peki şimdi söyler misiniz, devlet nasıl ulaşacak oraya.. Kayıp yolu tıkayan araca çekecek nasıl ulaşacak?.. Cankurtaranda can savaşı veren hastaya nasıl ulaşacak?.. Donmakta olanlara, aç, susuz kalanlara nasıl ulaşacak?.. O koşullarda helikopter de uçamadığına göre..
Yolu kim tıkıyor?..
Tüm uyarılara rağmen, zincir, çekme halatı, takoz almadan yola çıkan başka hayvanlar.. O havada çeyrek depo yakıtla otobana çıkıp, yakıtsız kalan geri zekalılar.. Benzini biten arabasını yolun ortasında bırakıp giderse, söyler misiniz, ulaşma imkanı olmayan devlet ne yapacak?.
Devletin, gerek yerel, gerek genel kamu kuruluşlarının o afet saatlerinde nasıl çırpındıklarını, 24 saat uykusuz ve dinlenmesiz nasıl çalıştıklarının canlı şahidiyim..
Ama hiçbir kural tanımayan hayvanlar bütün yolları tıkamışsa, bana söyler misiniz, devlet neyi nasıl yapacak?..
Ertuğrul Özkök yazıyor.. Gidiş geliş dört şeritli yolda gidiyor. İki gidiş, iki geliş.. Trafik sıkışınca, uyanık adlı hayvanlar, sağdan geliş şeridine dalıyorlar.. Kendi şeridinde gidenler geri zekalı, bunlar akıllı ya!.. Ama ayni hayvanlar karşıda da var.. Onlar da yol tıkanınca sağa dalıyorlar.. Bir yanda dört şerit gidiş oluyor, öte yanda dört şerit geliş.. Ve ortada kafa kafaya geliyor bu dört şerit.. Yana çekilecek, geçit verecek yer yok.. Arkada yüzlerce araba, geriye gitmek mümkün değil.. Hadi yolu açın.. Hadi burada bir acil durum var, ulaşın bakalım?.. Özkök bunu yazıyor, ama yönettiği Hürriyet bu trafik hayvanları ile ne kadar savaşıyor?.
İnsanların bu kadar hayvan olduğu bir ortamda hadi size yetki veriyorum. Devletsiniz.. Ne yapacağınızı söyleyin bakalım?..
Uygar ülkelerde, direksiyonlarda hayvanların değil insanların oturduğu uygar kentlerde, afet durumunda insanlar çok daha kurallara ve birbirlerine saygılı, çok daha yardımcı olurlar ki, trafik kilitlenmesin.. Yardımın yetişeceği şeritler hep boş kalsın..
Gene bu köşede yazmıştım, NTV Haberlerindeki görüntüyü.. Müthiş bir kasırga geliyordu. Devlet halkı uyarmış, kentin terk edilmesini istemişti. Televizyon, helikopterle çekim yapmıştı.. Kentten çıkan yolun gidiş şeridinde neredeyse 10 kilometre araç kuyruğu vardı. Geliş iki şeridi ise bomboştu. Felaketten kaçan insanlar bile, ters şeride girmeyi düşünmüyorlardı. Kurallara ve birbirlerine saygılı olmayı öğrenmişlerdi çünkü..
İstanbul'un yaşadığı afette yerel ve genel yönetimlerin hataları yok mu?.. Var.. Olmaz olur mu?.. O havada kim hata yapmaz?..
Ama devletin hatası yüzde onu geçmez..
Bu rezilliklerin yüzde doksanı biz insanlarız.. İstanbul halkı..
Duygusuz, sorumsuz, saygısız, düşüncesiz İstanbul halkı..
Bunu öğrenmediğimiz sürece, her kar yağışında bu rezillikleri yaşayacağız..
Hak ediyoruz ve buna layığız.. Kimse ağlamasın!..
Kimse de bu popülist, bu zavallı medyadan çözüm beklemesin..
|