Vergi vermeyen millet, ne büyük millettir
VERGİLERİN yüksekliğinden ve vergi toplanamamasından... Vergi kaçırılmasından ve vergilerin hortumlanmasından... Bütçe açıklarından ve vergilerin bütçede ancak borç faizi ödemelerini karşılayabilmesinden... Vergi denetimlerinin kan kusturmasından ve yeterli vergi denetimi yapılmamasından... Nereden buldun denmemesinden ve nereden buldun diye sorulması ihtimalinden... Hepsinden, aynı anda şikayet edilen vergi sistemimiz, bütçe anlayışımız, devlet düzenimiz ve kamu mantığımız var. Lakin seçmen sayısı kadar, nüfusun neredeyse yarısı kadar kağıt üstünde vergi mükellefi ile fiilen vergi ödeyen sadece 2.5 milyon kadar faal mükellefimiz var. Ve bu manzaraya rağmen, su üstünde kalıyoruz. Dip sularında çırpınıp yüzey sularına yükseldiğimiz her anı "suyun üstü" sanıyorsak.
*** "Vergisini vermeyen millet, millet değildir" buyruğu, hezimeti kabul ederek yavaş yavaş arazi oldu. Çünkü yanlıştı. Çünkü biz milletiz. Vergi daireleri millet olma bilincimizi silemedi. Silemez. Verenlere rağmen, vermeyenlerin ezici çoğunluğuyla millet olunabileceğini ispat ettik. Artık hiçbir şeyin "yol, su, elektrik olarak dönmesini" de istemiyoruz. Çünkü dönüşleri muhteşem oluyor. Yolların çoğu yolsuzluğa gittiği gibi, su ve elektrik faturaları zaten baş döndürüyor. Vergiler, epeydir sadece borç olarak dönüyor. Şöyle ki, hepimize, devletin artan borçlarının katlanan faizi yuttuğu için boş dönerken, kimimize devlete verdiği borçlardan "kısa günün, orta vadenin karı", bononun bonusu olarak dönüyor. Şöyle de izah etmek mümkün: Yıllardır, yeterince vergi toplanamadığı, toplanan vergiler kısmen buharlaştığı, kalanı ise devlet harcamalarını karşılayamadığı için, devlet vergi kadar borç alıyor. Sonra o borçların ödenebilmesi için, o arada define de bulunmadığından ötürü, yeni gelen vergilerin daha çoğu, daha daha çoğu, derken hepsi borç faizine ayrılıyor. Fakat, o da yetmediği için, daha çok borç alınıyor ve daha çok, daha fazla, daha büyük... Kimimizin cebinden küçük küçük çıkan vergiler büyük büyük faizler olarak, devlete borç verenlere kamusal minnet borcu olarak gidiyor. Büyük büyük vergilerle rekortmen listelerinde boy gösterenlerin kimi ise, devlete vergi olarak verdiğini, faizle geri alıyor. Rekortmen namı da yanına kar kalıyor.
*** Tabii, milyonlarca insanın arasından oralara kadar yükselme başarısını göstermiş en akıllılarımızdan oluşan hükümetler aptal değil. Milletin "vergisini ödeyen millet" kısmını büyük bir aşkla sevmeye devam ettiği, vergilerini onlara ek vergi olarak döndürdüğü gibi, otomobile binerken, benzin, gaz filan alırken yakaladığını da her an artan bir şehvetle öpüyor. Bu bir nevi grup şeyi! Milyonlarca vatandaşın vergi kaçırarak, vergiden kaçınarak, Allah vergisi yiğitliklerinin onda dokuzunu sergileyerek "kara delikler"e gark ettiği devlet de, yakaladığını delik deşik ediyor. Olsun. Güneş ufuktan yine doğuyor ve korkmuyoruz, sönecek diye bu şafaklarda yüzen al sancak. Çünkü devletimiz güçlü ve biz böyle büyük bir milletiz işte.
|