Bush'tan önce Clinton
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarından itibaren yoğun bir dış gezi programına başlıyor. AB Komisyon Başkanı'nı, 40 yıl aradan sonra dün Ankara'da ağırlayan Erdoğan, yarın Cidde'ye hareket edecek. Hemen ardından Davos ve Washington'a gidecek. Erdoğan'ın, Davos ve Washington gezisi ön plana çıkarken, aslında yarın başlayacak Cidde gezisi de bir o kadar önemli gündem maddeleriyle dolu. Bu yıl beşincisi yapılacak olan Cidde Ekonomik Forumu'nun, Davos kadar geçmişi bulunmuyor. Bununla birlikte Arap, Ortadoğu ve Asya'daki işadamları ile dünyanın önemli liderlerini bir araya getirmesi açısından önemli bir özellik taşıyor. Geçmiş 4 toplantıya, George W. Bush, Bill Clinton, Helmuth Kolh, John Major, Yevgeny Primakov, Valery Giscard d'Estaing de katılmıştı. Ayrıca dünyanın çok ortaklı birçok şirketinin üst düzey yöneticileri de Forum'da hazır bulunmuştu.
Clinton da geliyor Cidde Ekonomik Forumu'nun bu yılki konukları arasında da Erdoğan ile birlikte ABD eski Başkanı Bill Clinton da bulunuyor. Bir süredir bölgede olan Clinton da yarın Forum'un açılışına katılacak. Erdoğan ile Clinton'ın buluşmasına gelince; Başbakan Erdoğan'ın resmi programında sadece Lübnan Başbakanı Refik Hariri ile görüşme yer alıyor. Bunun dışında bir görüşmesi gözükmüyor. Dışişleri Bakanlığı'nın konuyla ilgili yetkililerinin aktardığına göre, bugüne kadar yapılan dört Forum'da da katılımcılar birbirleri ile bir şekilde görüşmüşler. Bu görüşme Mekke Bölge Valisi'nin katılımcılar onuruna verdiği akşam yemeğinde olmuş veya Forum sırasında bir şekilde ayarlanmış. Dolayısıyla Erdoğan ile Clinton bu şekilde bir araya gelirse bunun sürpriz sayılmaması gerektiğinin altı çiziliyor.
Hızlandırılmış büyüme Forumun bu yılki konusu ise "Hızlandırılmış Büyümeyi Başarmak..." Hızlı ekonomik büyüme stratejileri izleyen ülkeler Forum'da masaya yatırılacak. Bu çerçevede Kazakistan, Lübnan, Pakistan, Malezya ve Dubai Emirliği ile birlikte Türkiye de ele alınacak. Erdoğan da "Türkiye; oluşan ekonomik güç" konulu bir konuşma yapacak. Başbakan'ın Forum dışında Suudi yetkililerle de temasta bulunacak. Erdoğan'ın Suudi yetkililerle yapacağı temasların ana noktasını ekonomik ve diplomatik işbirliğinin geliştirilmesi oluşturuyor. Özellikle de Irak'taki gelişmelere etkisi açısından Türkiye gibi Suudi Arabistan da önemli bir merkez durumunda. Irak'ın yeniden yapılanmasının tartışıldığı bu dönemde, Suudi Arabistan'ın tavrı da önem kazanıyor.
Suud sermayesini çekme planı Erdoğan'ın dosyalarından bir diğeri de Suudi sermayesini Türkiye'ye daha canlı bir şekilde çekebilmek. Nitekim, 11 Eylül olayından sonra Washington'un Arap asıllılara yönelik özel güvenlik önlemleri uygulamaya başlaması, 500 milyar dolar düzeyindeki Arap sermayesini ABD dışında da güvenli yatırım alanları aramaya itti. Devlet Bakanı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, geçen yıl Dubai'de yapılan IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları'nda, Körfez sermayesinin önde gelen isimleriyle buluştu ve bu sermayenin yönünün Türkiye'ye çevrilmesi için çaba gösterdi. Toplantılarda Araplar'a cazip gelecek yatırım araçları üzerinde duruldu. Bu çerçevede kamu gayrimenkullerinin kira gelirlerine ve değer artışlarına endeksli özel bir kağıt ihracı da gündeme geldi. Hükümet, bu konudaki kararlılığını, hatta umudunu 2004 Yılı Finansman Programı'na da yansıttı. Yeni enstrümanlarla dış piyasalardan kaynak temin edilmesi hedefi, borçlanma programının önemli bir parçası olarak iç ve dış kamuoyuna duyuruldu. Arap sermayesinden ilk etapta 500 milyon dolara kadar kaynak sağlama planı da yapıldı. Bu açılardan bakıldığında Erdoğan'ın Cidde gezisi Davos kadar önem kazanıyor. Hatta, ekonomik hedefler açısından bakıldığında çok daha öne çıkıyor.
|