KÖŞEMİZİN müdavimleri bizim "Necef Uğurlu namzeti" santral memuremiz Emek'i iyi tanırlar. Emek, bir süredir o tadına doyulmaz santral notlarını bizimle paylaşamıyordu. Zira arkadaşımız ciddi bir operasyon geçirmişti. Bu haftadan itibaren onun şirin yazılarını yayınlamayı sürdüreceğim. İşte "geçmiş olsun" dileklerimizle birlikte Emek'ten damaklarımızda bon bon şekeri tadı bırakacak keyifli bir yazı:
***
Yüksel Bey'in Gaf Kürsüsü kitabını kah gülerek, kah düşünerek, büyük bir beğeniyle okudum. Sonra düşündüm ki sadece ünlüler mi gaf yapıyor? Hayır. atv santralinde her gün yüzlerce izleyici ile konuşuyoruz.
Bakın izleyicilerimiz ünlülere ulaşmaya çalışırken nasıl gaflar yapıyorlar: 2003 yılının en şeker gafı Ali Kırca'ya ulaşmaya çalışan bir teyze tarafından yapılmıştı.
Bizler telefonu "Sabah atv" diye açıyoruz. Bizim teyze "Sabah - atv"yi benim ismim sanıp, bana "SABAHAT hanım kızım" demesin mi? İsim karışıklığını gidermek için biraz zaman harcadıktan sonra teyzemiz Ali Kırca ile görüşmek istediğini söyleyerek ikinci gafını yaptı.
Çünkü o sırada Ali Kırca, Ana Haber bültenini sunuyordu ve ben teyzeye "Ali Kırca Ana Haber bültenini sunarken sizinle konuşamaz ki" demek zorunda kaldım. İkinci sırada ise bir cumartesi sabahı yaşadıklarım var. Telefondaki sesin sahibi belli ki yataktan yeni kalkmıştı.
Sesi boğuk geliyordu. Hafta içi yayınlanan sabah programının canlı yayın telefonunu düşürdüğünü sanarak sevinçle programa bağlanmak istediğini söyledi. Halbuki o gün cumartesiydi ve program yayınlanmıyordu. Ama izleyicimiz programa ulaşma hevesiyle televizyonunu bile açmadan hatta belki yüzünü bile yıkamadan telefona sarılmıştı...