|
|
Akademi Türkiye'de 'jüricilik' oynamak
Türkiye'nin gerçek yıldızını seçecek yarışmanın jüri odasında bulunmak heyecan vericiydi
ÖNCEKİ gün atv'nin yeni yarışma programı Akademi Türkiye'nin İstanbul elemelerini izledim. Odada bulunduğum iki saatlik süre içinde bir yandan kendi kendime "jüricilik" oynarken, bir yandan ülkemizin müzik kültüründen, gençlerin hayata bakış açısına kadar pek çok konuda gerçek fikir ve tecrübeler edindim. İşte izlenimlerim: -Yarışmacıların dilindeki ortak şarkının adı "Kusura bakmayın, çok heyecanlıyım" oldu. Bu sözü söylemeyen bir tek adaya dahi rastlamadım. -Yarışmanın ismindeki "Akademi" kelimesinden kaynaklanıyor olsa gerek katılanların büyük çoğunluğu üniversite öğrencisi ya da mezunuydu. -Gördüğüm kadarıyla konservatuarlardaki eğitim yetersiz ya da öğrenciler bu eğitimi ciddiye almıyor. Zira konservatuar öğrencisi ya da mezunu olduğunu söyleyenler, genellikle şarkıları en kötü yorumlayanlardı. (Bu benim değil, jürideki müzik otoritelerinin ortak görüşü) -Adayların pek çoğu İstanbul ve çevre illerdeki gece kulübü ve barlarda sahne alıyorlardı. Sayelerinde adını hiç bilmediğim barlar hakkında bilgi sahibi oldum! -Yarışmaya katılan adaylar ses kadar dış görünüşün de önemli olduğunu kavramışlar. İçlerinden biri "Cildim için özür dilerim. İki ay önce başıma kötü bir olay geldi. Tedavi oluyorum, geçecek" dedi. -Seçici kurul, adaylara özel yaşamlarıyla ilgili sorular da yöneltti. Zira Popstar'da yaşanan olayların getirdiği tecrübe, yoğurdu üfleyerek yemeyi gerektiriyordu. Adaylara yöneltilen sorular arasında "Erkek arkadaşının bu yarışmaya katılmanla ilgili tavrı ne?" ya da "Boşandığın eşinle ilişkilerin nasıl?" gibi sorular da vardı. -Bir yarışmacı MFÖ'nün "Buselik Makamındayım" şarkısını kağıda bakarak okudu ve doğal olarak elendi. Kurul haklıydı. Bir tek şarkıyı bile ezberleyemeyen kişinin yıldız olma ihtimali neredeyse sıfırdı. -Bazen bir tek cümle bile bir adayın elenmesi için yeterli olabiliyordu. Örneğin bir adaya "Neden bu yarışmaya katılıyorsun?" diye soruldu. Aday, "Renk olsun diye" yanıtını verince elendi. Çünkü yıldız olmayı yürekten arzulamayan kişinin bu yarışmada yeri yoktu. Edindiğim en önemli izlenim ise yarışmanın en kritik ayağının bu ilk seçmeler olduğuydu. Eğer orada ciddi, kararlı ve seçici davranılmazsa yarışmanın ilerleyen bölümlerinde tıpkı Popstar'da olduğu gibi işler kontrolden çıkabilirdi. Ama gördüm ki, iş en başından sıkı tutuluyor. Bu da "Akademi Türkiye"nin adına yaraşır bir kalite ve ciddiyetle ülkenin gerçek yıldızının belirlenmesine hizmet edeceğini gösteriyor.
|