kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yürek değil işyeri yangını çıktı!..
'Arzu'suna kavuştu!
Yürek değil işyeri yangını çıktı!..

Yürek değil işyeri yangını çıktı!..


Ona ve yapımcılara söz vermiştim. Asla, görüntülenmeyecektik. Ben bile çekim yapacak olursam çok az, çok kısa ve ölçülü yapacaktım. Bunları düşününce bir telaş aldı beni, magazinci delikanlılara nasıl haber uçmaz diye....

Arzu, "Biz Evleniyoruz" evinden bekar çıkınca görüşmek farz oldu. Çünkü 30 kadar gizli-açık kamera, mebzul hane insanı ve kendi ekibimin yanında ne de olsa tam bir tanışma-tanıma olamamıştı.

Bir akşam yemeği yer, konuşur, dertleşir, tanırız biraz birbirimize diye düşündüm. Önce yayıncı raconunu gözetip, yapımcı firma Sinevizyon yetkililerini aradım. Kararı verip "evet olabilir-nayır nolamaz" diyecek erke sahip olan kardeşlere ulaşmam, uzun süre mümkün olamadı.

Ulaştığımda da baktım ki çok taraftar değiller şu süreçte görüşmemize... Kendimi onların yerine koyup hak verdim. Neticede oradan çıkmakla görevi bitmiyor katılımcıların. Ve bu bir televizyon formatıysa, neyin nasıl olacağını belirlemek onların tekelinde elbet. Bu geceki canlı yayına getirebilmeyi değil ama bir akşam yemeği boyunca sohbet, muhabbet edebilme isteğimi rica mihnet kabul ettirebildim.

BEN GİYİNME ÖZÜRLÜYÜM
Bilen bilir ki, ben giyinme özürlüyüm. Yani nerede ne giyilir, ne takılır, ne kuşanılırı pek bilmediğim gibi, zaten giydiklerim de üzerimde emanet durur. Lakin o gece birkaç arkadaştan sorup, soruşturup kıyafet mevzuunu hallettim. Bordo gömlek ve şapka altına siyah pantolonumu çekip, spor-şık bir lezzet verdim kendi kendime.

Sonra uzun tariflerle çıkarabildiğim semt sokağının köşesinden aldım Arzu Hanım'ı. Yine kibar, yine zarif, yine tam bir hanımefendi... Ama o anda bir basiret bağlanmasıdır başladı bende. Dünyanın en mat kafalı, en kekeme dilli, en mahcup insanı haline dönüşüverdim. Allah'tan ki durumu çabuk kavrayıp, bu halimi sevimli bulduğunu hissettiren, olgun bir genç hanımdı yol arkadaşım.

Ona ve yapımcılara söz vermiştim. Asla, kamera, fotoğraf makinesi olan yerlere gitmeyecek, görüntülenmeyecektik. Ben bile çekim yapacak olursam çok az, çok kısa ve ölçülü yapacaktım. İşte bunları düşününce bir başka telaş daha aldı beni.

Nereye gidersek kimse görmez, gammazlamaz, bizim magazinci delikanlılara haber uçurmaz diye düşünmeye başladım. Sonra irkilerek kavradım ki; böyle bir yer yok İstanbul'da. Yani benim bildiklerim arasında yok. Hayatım boyunca şuraya şununla kaçak gideyim, aman zinhar gözükmeyeyim diye bir derdim olmadığından, böyle bir yerin bilgisi de mevcut değildi bende.

Endişemi Arzu Hanım'a da söyledim. Yine o yetişti imdade. Meğer o da benim gibi gece İstanbul'unda otomobille seyran etmeyi çok severmiş. Işıklara, loş sokaklara, yoksul semtlere yokuş başlarından bakıp, içinde olanlar hakkında hayaller kurmaya bayılırmış, yaşasın.

ALDI BENİ BİR TELAŞ
Biz de öyle yaptık... Eyüp, Silahtar, Alibeyköy, Rami, Çatladıkapı, Zeyrek, Horhor, İmrehor taraflarında hem dolaşıp hem laf beli kırdık uzun süre... Ancak Allah'ın bildiğini kuldan saklamamalı insan. Yanımızda, bizden daha konuşkan ve hareketli biri daha vardı. Yani biri dediğim bir şey daha vardı. Ne mi?.. Ne olacak? Artık neredeyse köhne bedenimin bir uzantısı haline gelen el telsizim...

Her kanaldan her polis ekibi ya birbiriyle, ya merkeziyle muhabere yapıyor, yangın, trafik kazası, kavga dövüş, kapkaç, hırsızlık, şüpheli kişi ve paket anonsları geçiyorlardı. Yeminle söylüyorum, çok direndim. Sırf ayıp etmemek için, iki alevli ev yangını, bir sıkışmalı trafik kazası ve bir de gasp olayını göz göre göre, ciğerim yana yana duymazdan gelip atladım.

Ama ne zaman ki Vakıf Guraba önünden geçerken acil kapısına hızla yanaşan 3 ambulans birden gördüm, o lahza nevrim döndü. Bin defa özür dileyerek; 'mutlaka bakmamız gerektiğini, bu durumun genellikle toplu ölüm ve yaralamalı trafik kazalarında rastlanır olduğunu' izah ettim. Sonra da hemen seğirttim acil kapısına. Bir yandan küçük kameramı çekime hazırlarken, fotoğraf makinesini de farkında olmadan Arzu Hanım'ın eline tutuşturup; 'Şurasından bak. Hareketi beğendiğin an şu düğmeye basıver' bile deyiverdim. Allah'tan ki sandığım gibi değilmiş olay. Onca ambulansın buluşması tesadüfmüş.

Hepsinden hafif yaralılar ya da hastalar indirildi. Lakin arabanın içinde oturup durumu dehşetle tarassut eden Arzu kızın yüzünü görünce, 'bana da bir ambulans çağırın' diyesi oldum.

Hemen pratik zekamı kullanmaya ve kıvrak bir manevraya karar kıldım. Dedim ki: "Macerayı seven biri olduğunu şıpın işi anladım. Gördün mü ne hareketli ne şey... Eeee, ilginç bir gece geçirttiriyorum size di mi!?.."

Arzu Hanım, ya asaletinden ya da muhatap olmanın beyhude olduğunu düşündüğünden gık bile demedi bana. Sadece buna mı? Nerdee?.. Daha sonra müdahale ettiğimiz bir iş yeri yangınında itfaiyecilerle atışmama... Hırsız kovalarken koşuşturan polislerin peşine takılmama... 20 dakika kadar sonra yanına döndüğümde, kontak anahtarını da alıp götürdüğüm için camları bile kapayamayıp, donacak hale gelmesine bile bir şey demedi.

KEDİLERİ ÇOK SEVDİ
Kendimi affettirmek için Dolmabahçe'de, haftanın 7 gün ve gecesi devam ettiğim Kemal'in çayhanesine götürdüm onu. Ortamı, geceyi, muhabbeti, olup biteni sevmediyse bile kedileri sevdi hiç olmazsa. Bunca haksızlık ve kabalık edişimden sonra duygu ve düşüncelerle ilgili hiçbir şey soramadım korkumdan.

Soramadım ama, o bakışlarıyla yine de yanıt verir gibiydi. Şunları okudum o bakışlardan. "Bana tahtası eksik, deli bozuk ve meslek deformesi bir ademoğlu değil, aklı başında, olgun, oturaklı bir hayat yoldaşı lazım!.. Sepet koluna herkes yoluna!.." Doğru bir tespit bu hakçası. Ne yazık ki bu saatten sonra benden ne kasaba, ne köy, ne güvey olur. Yani dilim varmayaraktan söylüyorum ki; Arzu Hanım da haklııı, bunu hep kafama kakan annem de...
DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 40 Yaş anneleri
 Psikologlar yetkisiz çıktı!
 Ne acelesi var ki?
HAKAN & UTKU
Hisseli harikalar kampanyaları
Artık efsane haline gelen...
ESRA CEYHAN
Adam gibi adama sakın aşık olmayın!
Bir televizyon...
GÜLSE BİRSEL
On derste 'ödül töreni adabı'!
Arada okuyucuya,...
AYŞE TÜTER
Püreli kuşbaşı kebap
PATATESLERİ püre haline...
Ölümün rengi beyaz
ülkede yaşamı alt üst eden kutup soğuğu can da alıyor. İstanbul,...
Zirveyi boşver heyecan yeter
Fenerbahçe'nin misyonu büyüklük olmalı. Kanarya her zaman heyecan...
Sobanın kurbanı oldu
ESKİŞEHİR'DE sobadan sızan gazdan zehirlenen lise öğrencisi...
Bir yıldız doğuyor
Bir yıldız doğuyor
Tuba Ünsal, 'Mankenden oyuncu olmaz' diyenlere inat "Vizontele...
Aşıklar kızdırdı
Aşıklar kızdırdı
GÜLBEN Ergen ile Mustafa Erdoğan Şamdan'daki fotoğraflarının...
Bu kez gerçekten ayrıldık.
Bu kez gerçekten ayrıldık.
Uzun süreden beri ilişkileriyle magazin dünyasının gündeminden...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.