Çiftçi bir ailenin üyesi olan Bedrettin Karaboğa, yarattığı Oli markasını Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yaymakla kalmadı Orta Asya'ya da kabul ettirdi.
ANADOLU'YA baktığımızda sanayisi gelişmiş illerin marka yaratmada daha önde olduğunu görüyoruz. Ama diğer illerde de makus talihini yenen girişimciler var. İşte onlardan biri de Mardin'li Bedrettin Karaboğa. Kızıltepeli çiftçi bir ailenin oğlu olan Karaboğa yarattığı Oli markası ile sadece Doğu ve Güneydoğu'da değil, Irak, Kazakistan ve Özbekistan'da da yakından tanınıyor. Aynı marka ile un ve bisküvi üretimi de yapan Karaboğa, çiftçilikten sanayiciliğe geçişi ve marka yaratma sürecini şöyle anlatıyor: "Biz çiftçi bir ailenin çocuklarıydık. 1987 yılına kadar da çiftçilik yaptık. 1987'de İl Özel İdaresi'ne ait bir un fabrikasını kiralayarak sanayiciliğe başladık. 1990'da ise ciddi bir yatırıma giriştik. Bisküvi, yem, makarna derken EGS Grubu ile tekstile girdik ve bugün beş tesiste üretim yapacak duruma geldik. Sonra ürünlerimizi hangi isimle pazarlayalım diye düşündük. Üç-beş arkadaş oturduk isim üretmeye başladık. Soyadımız olsun istemedik. Daha kısa, akılda kalan ve herkes tarafından rahatça söylenebilen bir isim olsun istedik. Oli markası böyle doğdu. Üç harfli, söylenişi kolay, hiçbir anlam ifade etmiyor ve kolaylıkla akılda kalıyor. Bu isim yurtdışında da bile kolaylık sağladı." Karaboğa'nın vergiği bilgiye göre Oli Makarna'nın Doğu ve Güneydoğu'daki pazar payı yüzde 40 civarında. Bisküvide ise daha düşük pazar paylarına sahip. Yemdeki payı da hiç düşük değil. Karaboğa, bunun nedenini, "Bisküvide Ülker, Eti gibi dev firmalar var. Bunun yanında orta ölçekli firmalar da kuvvetli. Yani rakip çok, rekabet zor" diye özetliyor. Peki marka olmak için kısa, akılda kalan isim yeterli mi? Tabii ki hayır. Karaboğa, Oli'yi gerçek anlamda marka yapan şeyin kaliteli üretim ve süreklilikten geçtiğini söylüyor.
BEN PINARIN BAŞINDAYIM " Dürüstçe çalışmak ve kaliteli üretmek şart" diyen Karaboğa sözlerine şöyle devam ediyor: "Tüketicinin ihtiyaçlarına tam olarak cevap vermeniz, malı sürekli piyasada tutmanız lazım. Çünkü tüketici çabuk unutur. Bulamazsa gidip başka bir marka alır. İddia ediyorum ki Türkiye'nin en kaliteli makarnasını biz üretiyoruz. Tesisimiz dünyanın en yeni teknolojisi ile donatıldı. En iyi makarnalık buğday Mezopotamya Ovası'nda yetişiyor. Ben pınarın başındayım. Tabii ki en iyi makarnayı ben üreteceğim. Bu da beni marka yapıyor." Karaboğa, yılda 26 bin ton makarna üretiyor. Türkiye'nin tanınmış makarna üreticilerine de üretim yapıyor. Mardin'e 50 milyon dolara yakın yatırım yapan Karaboğa'ya, şirketlerinin değerini sorduğumuzda, "14 yıldır Oli ile piyasadayız. Sadece bu marka bile 50 milyon dolar eder" diyor.