Tekzip metni

Aydın Doğan'ı Uzan'lara benzetme çabası, gerçekleri görmek istemeyenlerin nafile çabasıdır.

10 Ağustos 2003 tarihli Sabah Gazetesi'nin 8. sayfasında, İlker Sarıer'in köşesinde yayınlanan "Aydın Doğan ile Uzan benzerliği" başlıklı yazı tamamen kasıtlı yazılmıştır, hiçbir somut gerçekle ilgisi yoktur. Zira;

Sabah Gazetesi'nin doğuştan gazeteci olduğunu iddia ettiğiniz sahibi Dinç Bilgin, Etibank'a el konulmasına neden olarak 1 milyar yüz milyon dolar borcu Türk insanının üzerine yıkmış, aleyhine davalar açılıp hapse girince de borçlarını ödeyeceği taahhüdünde bulunmuştur. BDDK ile, borcunu geri ödemek için bir plan yapmasına rağmen, bu taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmemiştir. Üstelik kamudan mal kaçırarak Sabah ve atv'yi Turgay Ciner'e önce aylığı 200 bin dolardan, Doğan Grubu gazetelerinin bunu yazması üzerine de yıllığı 100 milyon dolardan kiralamış ve yine de borçlarını ödememiştir.

Köşe yazısında müvekkilimin, "gazeteci olmadığından", dolayısı ile "gazetecilik insiyakı"nın gelişmediğinden, "iyi gazete yapmak" gibi bir konsepti olmadığından söz edilerek itibarı sarsılmaya çalışılmaktadır. Oysa "doğuştan gazeteci" olanların ve gazetecilik içgüdüsüyle hareket ederek "iyi gazete" yaptıklarını iddia edenlerin geldikleri nokta gözler önündedir, anlatmaya gerek yoktur.

Müvekkilimin sahibi bulunduğu gazetelerde çalışanlara en küçük bir telkini olmadığı gibi, yayınlanan haberlere de karışması söz konusu değildir. Bu bağlamda Doğan Grubu gazetelerinin yurt içi ve yurt dışı tiraj sıralamasında en önde gelen gazeteler olduğu ve okur kitlelerinin farklılığı dikkate alındığında, genel yayın yönetmenlerinin "iş takipçiliği" mi yoksa gazetecilik mi yaptıkları çok net bir şekilde görülecektir.

Müvekkilimin 45 yıllık iş yaşamında her zaman "basiretli bir tacir" gibi davranmış ve şirketlerini ona göre yönetmiştir. Hiçbir ihaleye özel bilanço almak için girmemiştir. Kaldı ki, özelleştirilecek şirketlerle ilgili bilgiler zaten talep edenlere verilmekte ve kamuya açıklanmaktadır.

Müvekkilim hiçbir siyasetçi ile iş ortaklığı yapmadığı gibi, "derin devlet" diye nitelediğimiz türden de hiçbir ilişkisi olmamıştır.

Doğan Grubu'nun yayınladığı 7 adet günlük gazetenin her birinin çoksesli yayıp yapmaları, çok farklı görüş ve düşüncede olmaları, "CHP'den daha fazla muhalefeti" bu gazetelerin ve köşe yazarlarının yaptıkları dikkate alınırsa, müvekkilimin iktidarla, sizin tanımlamanızla, "bizim süt oğlan ahbaplığı" içinde olmadığı da görülecektir.

Köşe yazısında Dinç Bilgin'in gazetecilikten başka işi olmadığını ve gazetecilikten başka bir iş bilmediğini söyleyenlerin, Dinç Bilgin'in neden hapse girdiğini ve halen yargılanmasının da neden sürdüğünü kamuoyuna açıklamaları gerekmektedir.

Müvekkilimin bu güne kadar vadesi gelmiş ve ödenmemiş hiçbir borcu yoktur, bankasını batırmamış, şirketlerinin içini boşaltmamış, dolayısı ile devletin, halkın parasının üzerine oturmamıştır. Dürüst bir mükellefin yapması gereken her şeyi yapmış, her zaman onurlu bir yaşam sürmeye özen göstermiştir.

Basın davaları dışında, aleyhine hiçbir davanın açılmamış olması yurt dışına çıkış yasağının olmaması da bunun en güzel kanıtıdır.

Keza sahibi bulunduğu gazetelerin künyelerinde imtiyaz sahibi olarak hep kendisini gururla yazdırmıştır. Televizyonların gizli sahiplerinden kurtulması için en büyük çabayı da yine müvekkilim göstermiş, ne gazetelerinde ne de televizyonlarında muvazaalı işlemlerle gerçek sahiplerini gizlememiştir. Bu bağlamda, herkesin düşünmesi gerekiyor; bugün bir Star Gazetesi künyesi ile Sabah Gazetesi künyesini lütfen dikkatle karşılaştırın. Sabah Gazetesi sahibi mi Star Gazetesi sahiplerine benziyor, yoksa Aydın Doğan mı?

Somut gerçeklerin, kişilere yaranma çabasının önüne geçmesi dileğiyle, bu tekzip metninin Basın Yasası'nın 19. maddesi gereğince Sabah Gazetesi'nin İlker Sarıer'e ait köşesinde yayınlanmasını vekaleten talep ediyorum. 24.09.2003
Aydın Doğan
Vekili
Av. Şehnaz Yüzer