kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Çağdaş 'Teslis' ve yılbaşı

Zamanla yarışmıyor, savaşıyoruz.. Kendi ürettiğimiz dilimlerin cazibe ve darbeleri ile gel git içinde tükeniyoruz: Hafta başı, aybaşı, yılbaşı.. Bu dilimlerin ucunda veya içinde kah sevinç tadıyoruz, kah acı.. Bazen esenlikle kahrı peş peşe yaşıyor, buzdolabından fırına düşüyoruz, bazen aynı anda hem donuyor, hem pişiyoruz. Kapitalci uygarlık, bizi takvimle belalı bir evliliğe mahkum ediyor; zaman dilimleri ile savaşarak sevişiyor veya sevişerek savaşıyoruz.. Çünkü bu iktisadi yapı ve düzende herkes aynı anda hem borçlu, hem alacaklı; dolayısıyla takvime tutuklu. (Bu aynı zamanda tasavvuftaki yorumuyla Tevhid'in yansıması: Herkes, her şey, her hal, aslında BİR'in farklı görüntüsüdür..) Cebimiz ve geleceğimizle ilgili her şeyi düzenlediğine inanılan bu kapitalci din çağdaş teslis (=üçleyicilik) yoluyla hem işvereni, hem ücretliyi rehin alır. Bu dinin 1) tanrısı piyasa, 2) peygamberi para, 3) kitabı da takvimdir. Harcama heyecanı ile ödeme kabusunun oluşturduğu iki ayrı halatın ücretliyi parçalarcasına zıt istikamete çekmesi, kapitalci uygarlığın temel dinamiği ile temel çürüğünü birbirlerinin içine yerleştiriyor. Temel dinamik bu çelişkide; çünkü bireyin üretkenlik ve yaratıcılığını bundan daha etkin biçimde kamçılayacak sistem zor bulunur:

İnsan azapta mı gerek?
Kişi, ücretin esiri olmamak için kendini aşmaya, bu yolda da hem tasarrufa, hem yaratıcılığa kilitlenir.. Bu, kapitalci toplum için müthiş bir itici güç.. Aynı şekilde temel çürük de bu çelişkide; çünkü, her türlü yıkıcı ve çökertici tüketim çılgınlığı, sistemin öbür yüzü.. İki zıt odaktan biri üretim için sağa çekerken öbürü tüketim için sola çekecek ve insan bu iki korkunç enerjinin kopartıcı gücüne direnecek.. Belki bedenen bütünlük korunur ama ruhsal parçalanma kaçınılmaz. Kapitalci uygarlığın, ürettiği refahla orantılı insancıl bir iklim oluşturamayışında ana neden, sistemin bireyi iki zıt çekimin ortasına yerleştirmesi değil mi? Zamanın kronolojik oku istikametinde haftalık veya aylık alacak için koşarken, borç için ayak sürümek kadar yıpratıcı bir ömür tüketme tarzı olabilir mi? Özellikle ücretli için korkunç azap.. Kapitalci uygarlıkta ezici çoğunlukları oluşturan emekçi insan, ücret gerçeği yüzünden cenderede.. Özellikle de itibari para -ki ister kredi deyin, ister soyut para- ücretliyi ikiye parçalıyor: Bir yandan haftanın veya ayın sonunun gelmemesini isteyecek, "Aman faturaların, senetlerin, çeklerin günü kapıya erken dayanmasın" diye dua edecek.. Fakat öbür yandan da aynı anda, "Aman, hafta sonu veya aybaşı bir an önce gelsin, cebim para görsün" dileğinde olacak..

Laik ayinlerin doyurmazlığı
Ücretli'nin zorunlu bireysel veya toplu sözleşme dönemi olmamakla beraber yılbaşı da, insanı zıt yönlere çekiştiren en önemli takvim gerçeklerinden biridir. Ayrıca bu kapitalci uygarlık içinde en büyük sermaye sahibinin de mali açıdan sıkı bir giden-gelen yıl değerlendirmesi ve hazırlığı vardır. En rahat işveren bile yeni bir çalışma dönemi için yılbaşı ile beraber belli bir atılımı veya düzeltmeyi gerçekleştirmeye soyunur, birtakım taahhütlere girer, pek çok beklentiyi yaşar ve yaşatır. Kısacası bu uygarlıkta yılbaşı herkes için, tanrısı piyasa, peygamberi para, kitabı takvim olan çağdaş üçleyici dinin merkezi günlerinden biri haline dönüşür. Bu günde, bir yıl daha eskimişliğin tescilli ömür kaybına ve hüznüne karşılık; yapılan ayinsi eğlenceler, çağdaş ölüm gerçeğini kutsama ibadeti niteliğindedir. Çünkü bireyin seve seve yaptığı her iş ibadet gibi bir insan eylemidir. Tanrı'ya ibadet etmek ile başka bir güce veya kuruma, mesela AB'ye, mesela modaya, mesela yükselen değerlere taparcasına coşkulu bir sevgi beslemek arasında, sonuçları aynı doyuruculukta olmasa da zihinsel ve ruhsal işleyiş bakımından -belki de nörolojik demeli- önemli fark yok.. İnsan, iki zıt yönde parçalayıcı bir baskı uygulayan ve bu işkenceden verim sağabilen kapitalci uygarlık karşısında henüz seçeneksiz.. Eğer herhangi bir yerde, en azından bu uygarlıktan daha insani sonuçlar getirebilen bir seçenek oluşana kadar yeni liberalizmi tarihin sonu sayan Fukuyama, -bundan gurur duymasıhariç haklıdır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Entel kavram jimnastiği   / 15-01-2004
 TOBB'u taca atmayalım   / 12-01-2004
 Eleştiriden yararlanmama teknik ve Terim'leri   / 09-01-2004
 Barutsuz YÖK savaşı   / 08-01-2004
 İki kere ikinin dünü-bugünü   / 05-01-2004
 Düşünce yapısında değişim   / 03-01-2004
 Sarık-cübbe-üniforma   / 02-01-2004
 Çağdaş 'Teslis' ve yılbaşı   / 01-01-2004
 Ya Ankara'da tarihin başı?   / 29-12-2003
 Erdoğan'ın rakipsizliğine dair   / 27-12-2003
ERDAL ŞAFAK
Meclis alkışı hak etti
Tüm televizyon kanallarında...
AHMET HAKAN COŞKUN
Ey AKP yetkilileri!
FARKINDAYIM, bugünlerde çok...
ÖMER ÇELİK
Sol, istikrar ve değişim
'İstikrar' ve 'değişim'...
HINCAL ULUÇ
Gençlere gerçek fırsat.. Akademi Türkiye!..
Akademi...
Mutsuz olurlar
Mutsuz olurlar
Başkan Bilgili'nin "Alırız" dediği Arif, Bülent, Hakan Ünsal, Hakan...
Sistemin adı Pierre
Sistemin adı Pierre
Teknik Direktör Daum, şampiyonluk umutlarını takımın en golcü ismi...
Hem övdü hem uyardı
Hem övdü hem uyardı
40 yıldır Türkiye'ye gelen ilk AB Komisyonu Başkanı olan Romano Prodi...
Vekillere dokunulacak
TBMM Genel Kurulu, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku...
Valinin omuzladığı adam
Valinin omuzladığı adam
İzmirli hayırsever işadamı Tonguç Ösen, Hüsnü Bornovalı İlköğretim...
Danıştay Başkanı: Tüm yargı yıpratılmamalı
Danıştay Başkanı: Tüm yargı yıpratılmamalı
İddiaların yargıya yönelik güvensizliği artıracağı uyarısında bulunan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.