Değinmeler
ZARİF EŞ: Beşar Esad fırtınası nihayet dindi.. Ve şimdi benim kulağımda sadece iki sözcük yankılanıyor: "Zarif eş".. Medyada bütün klişelere son verilebilir ama şu "zarif eş" klişesine asla.. Bu klişenin ne kadar kullanışlı olduğunu Beşar Esad'ın eşi Esma Esad sayesinde bir kez daha öğrenmiş olduk.. BİR
KELİME, BİR İŞLEM: Emre Kongar, Türk basınının en birikimli kalemlerinden Taha Akyol için "Fikir yürüttüğü konularda yeterince birikimi yok" demişti.. Bunu bir yere kaydedelim.. Taha Akyol, dünkü yazısında Emre Kongar'ın kendisi için daha önce yazdığı övgü dolu yazıları yayınladı.. Meğer Kongar, Taha Akyol için önceden "değerli düşünür" diyormuş.. Bunu da bir yere kaydedelim.. Ve şimdi de "oportünist" sözcüğünün anlamına bakalım: "Duruma göre davranan, içinde bulunduğu şartları değerlendirmeyi bilen kimse".. Son söz: Ben verileri ortaya koydum, sonuca varmak sizin işiniz...
"OKUL" FİLMİ: Ne yani biz milletçe Amerikan liselerinde geçen korku filmlerine mahkum mu yaşayacaktık? Tabii ki hayır! Makus talihimiz tabii ki değişecekti.. Ve işte bu oldu! Taylan Biraderler ve Sinan Çetin Bey'e ne kadar teşekkür etsek azdır.. Çektikleri "Okul" adlı filmle, bizleri lisede çekilen ilk komedi-korku filmiyle tanıştırmış oldular. Henüz filmi izlemedim ama şimdiden "Yaşasın! Nihayet bizim de lisede geçen korku-komedi filmimiz oldu" diye haykıracak kadar milli duygular içindeyim.. Ben bu sevinci bir de seri katil olayında yaşamıştım: Bir süre önce İstanbul'da ortaya çıkan seri katille ilgili "Oh be! Bizim de seri katilimiz oldu!" diye atılan başlıkları görünce epey heyecanlanmıştım.. Bugünlerde işte böylesi bir heyecan içindeyim..
GAZETECİ DÜNÜR: Ne! Sadık Albayrak, Başbakan Tayyip Erdoğan'a dünür mü oluyormuş! Haberi Sabah'ta okuduğumda inanın ilk tepkim bu oldu.. Böylesi bir tepki göstermemin nedeni var: Sadık Albayrak gazeteci- yazar olmasına karşın siyasete hep heveslendi. Milli Görüş çizgisinin en kötü günlerinde de, en güzel günlerinde de hep aday olmaya çalıştı ama başaramadı.. Her defasında atlatıldı, ihmal edildi.. İyi günde de, kötü günde de bir türlü amacına ulaşamadı.. Tam, "Yapılacak ilk seçimde bu sefer AKP'den Meclis'e girer" diye düşünüyorduk ki, şimdi de şu "dünürlük" işi çıktı karşısına.. "Başbakan dünürünü Meclis'e soktu" şeklindeki haberlerin ağırlığının taşınamayacağını biliyorum, bu yüzden Sadık Albayrak'ın Meclis'e girme umudunun yine suya düşmüş olduğunu fark ediyorum. Ama hiç değilse bu kez işin teselli eden boyutları var: Her şeyden önce gençlerin mutluluğu için milletvekilliği feda edilebilir. Ayrıca "Başbakan'a dünür olmak" hiç de fena bir pozisyon değildir.. Neyse, hayırlı olsun..
|