| |
Sakıp Sabancı Hükümete ne dedi?'
Birkaç gün önceydi... Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un telefonu çaldı... Arayan ünlü işadamı Sakıp Sabancı'ydı: - Ali ağa, Ali ağa... Büyük mağazalara dokunma... Büyük mağazalarla uğraşma... Büyük mağazalarla ilgili "şöyle, şöyle düzenlemeler" yapıyormuşsun... Bunları yapma. Sakıp bey "şöyle, şöyle düzenlemeler" derken tabii "ayrıntılara" da girdi. Burada uzun uzun o ayrıntılardan bahsetmeyeceğiz. Ali Coşkun, Sabancı'yı dinledi. Sonra da şöyle dedi: - Sakıp bey, sizin sözünü ettiğiniz düzenlemeler, bizden önceki hükümetin hazırladığı yasa tasarısıydı... O hükümet gitti, biz geldik... Yeni tasarı hazırladık... Siz bu arada Amerika'da tedavideydiniz... İşin doğrusunu bilmiyorsunuz. Sonra da Sabancı'ya "işin doğrusunu" anlattı. Sakıp bey telefonu "şu sözlerle" kapattı: - Ali baba... Sen Ali babasın... Yanlış yapmazsın.
*** Aslında Sakıp bey "bir kez değil" iki kez telefon etti. İkisi de "büyük mağazalarla" ilgili. Ali Coşkun'a sorduk: - Büyük mağazalarla uğraşıyor musunuz? - Hayır... Hiçbir yerle, hiçbir kimseyle uğraşmıyoruz. - Dokunuyor musunuz? - Evet, dokunacağız... Uğraşmak başka, dokunmak başka.
*** Ali Coşkun: - İmar planında yer varsa, zaten bu plana göre büyük mağaza açılıyor... Ama imar planında yer yoksa, kimse planı zorlayıp, şehir merkezinde büyük mağaza açamayacak. - Nereye gidecek? - Şehrin biraz dışında... Ve on beş bin metrekare mağaza açıyorsa, 7.500 metrekare de otoparkı olacak.
*** - Sayın Bakan... Sabancı dışında kimler aradı? - Arayan çok... Onlara da söyledim... Biz bu işi yaparken şuna baktık: Amerika'da, Almanya'da, İtalya'da, Fransa'da, Japonya'da bu işler nasıl olmuş? - Sizden öncekiler bakmamış mı? - Onlara sorun... Ayrıca, mevzuat boşluğu çok... Herkes bundan yararlanmış.
*** Yine Ali Coşkun anlattı: - Kent merkezinde bir apartmanın alt katını alıyorsun... Binanın bazı kolonlarını kaldırıyorsun... Süpermarket yapıyorsun... Burada binanın yıkılma tehlikesi var... Trafik sorunu dersen, o da var. - Nasıl izin verilmiş? - İzin verene sor... Mevzuat boşluğu... Sonra bildiğin şeyler. Yani "alavere... Dalavere... Rüşvet."
*** Ali Coşkun sordu: - Siz ne diyorsunuz?.. Yaptığımız yanlış mı? Konu "uzmanlık" alanımız değil. Ama Bakan'a "bir şey" de söylememiz lazım. "Amerika, Avrupa, Japonya nasıl yapıyorsa, siz de öyle yapın" dedik.
*** Bu yazının konusu sadece "Sakıp beyin telefonu... Ve büyük mağazalar" değil. "Asıl konumuz" başka. Sakıp Sabancı ya da bir başka "büyük" işadamı için "hükümete ulaşmak sorun değil." Ama Ali Coşkun'la sohbet ederken gördük ki... Adıyaman Ticaret Odası'nın Başkanı Zafer bey de ulaşabiliyor, Kilis'teki esnaf da, Ürgüp'teki pansiyoncu da. İşte bu çok önemli.
*** Ali Coşkun'a sorduk: - Başka neler yapıyorsunuz? Güldü: - Bu memlekette, yapacak olana iş çok... Yapmayana ise karışan yok, hesap soran yok... İş yapanın başı derde girer, iş yapmayan ise rahat eder. "Doğru" dedik: - Siz asıl bunu değiştirmeye bakın.
|