Sigara, bir törendir...
Denemelerine "Kaşıkçı Elması" gözüyle bakan Salâh Birsel, kırk yılda 120 km. uzunluğunda sigara tüttürmüştür. Bir gün, tiryakiliğin onu bulaşık suyuna çevirdiğini düşünerek sigarayı bırakmaya karar verir. "Bir Zavallı Sarı At" kitabındaki "Cıgarayı Nasıl Bıraktım" başlıklı denemesinde anlattığına göre sabahleyin sigarasını son dumanına kadar içtikten sonra "Bu iş burada biter" diyecek ve "irade"sini kullanıp kimi gün mutfakta soğuk makarna atıştırarak, kimi gün iskambil fallarına gömülerek, kimi gün her tür müziğin avazına sığınarak üç altı ay içinde sigaraya elveda çekecektir.
*** Bir uslanmaz sigara tiryakisi de Mina Urgan'dır. Urgan, "Bir Dinozorun Anıları" kitabında hayatında birçok yanlış yapıp hiç pişmanlık duymadığının altını çizdikten sonra, bir tek sigaraya alışmasına pişman olduğunu söylemektedir. "Çünkü, sigara bir keyif değil, kötü bir alışkanlıktır sadece." Birkaç kez bırakmayı denemesine rağmen hiçbirinde başarıya erişememiştir. Sonraları ise üç-beş nefes çektikten sonra, bir makasla ucunu kesmekte, böylece günde on kadar sigara içmektedir. Urgan, arkadaşı Nail Çakırhan'ın neredeyse yirmi yıl kadar önce bırakmış olmasına rağmen, düşlerinde hala sigara tüttürdüğünü de aktarır.
*** On dört yıl önce, 9 Ocak 1990'da yitirdiğimiz Cemal Süreya da benim gibi sigaraya geç başlayanlardan. O 32 yaşında başlamış, ben 28... Fakat Süreya, sigaraya başlar başlamaz istihkakını hemen günde iki pakete çıkaracaktır, arada üç günle iki ay arasında değişen sigara bırakma molaları bulunsa da... Ona göre "her şeyi oyun haline getirmek gerekir. Yani tören haline. Perhizin töreni tutkununkinden daha az güçlü değildir" çünkü... Şimdinin "damperli" Amerikan sigaraları nerede? Süreya, gençliğimin de bir ucundan yetiştiği zamanenin sigaralarının bir dökümünü de yapar: Yeni Harman, yolculuk sigarasıdır. Bafra, zehrini güzelce ve harbi öngörür. Birinci, siyasal içeriklidir. Bahar, henüz on yedi yaşındadır. Yenice, döklüm-döşek; Gelincik, güllüm kuşaktır. Hisar, kozmopolit ve kentsoyludur. Kulüp, ürkünç; Çamlıca, serin; Samsun, hayın; Maltepe, dut ağacıdır. Sipahi'nin ise gömleğinin manşeti bir karıştır.
*** Bir başka sigara tiryakisi de Tomris Uyar'dır, bu sevdalığı yüzünden olacak Richard Klein'dan nefis bir Türkçeyle "Sigaranın Saltanatı" başlıklı bir de kitap çevirmiştir. Klein'in kitabı sigaranın, dolayısıyla da tütünün "yüce"liğine bir güzelleme... Çünkü "Sigaranın Saltanatı", sigarayı bırakmanın yollarını göstermekten çok, şair ve yazarlara nasıl esin periliği ettiğini anlatmakta. Klein, "Şiir nasıl şairin aynasıysa sigara da içenin aynasıdır, sözcüsüdür" diyor ve ekliyor: "Tiryaki, sigaranın bedenine sarılır; bu bilinçsiz tango sırasında onun güzelliğinin kendisine de yansıdığını duyar her nefeste."
*** Eğer bu aynada görüntünüzün yer almamasını istiyorsanız, o zaman da Nil Gün'ün "Kilo Almadan Sigarayı Bırakmak" kitabını okumalısınız. Nil Gün, sigara tiryakiliğinin irade değil, bir bağımlılık sorunu olduğunu vurgulamakta, bu bağımlılıktan kurtulmak için de "hipnomeditasyon" yöntemini önermektedir. Ben, hem Salâh Birsel'in "irade", hem Nil Gün'ün "hipnomeditasyon" yöntemlerini denedim. Başaramadım. Gönlüm bu yüzden Mina Urgan'dan yana. Yannis Ritsos "Alışkanlıklar da değişir" dese de, bence insan Mina Urgan gibi alışkanlığı ile yaşlanmalı... Bu alışkanlık, sigara dahi olsa...
|