|
|
Okuyucu mektupları
ÖMRÜMDE ilk kez bir yarışmayı baştan sona zevkle izliyor ve SMS mesajlarıyla destekliyorum. Belki de Armağan Çağlayan olmasaydı Popstar'ı izlemezdim. Armağan'ın ben dahil birçok insana, dürüst ve net konuşmalarıyla, kimseden korkmadan yaptığı eleştirileriyle, kendine güveni ve kıvrak zekasıyla çok şey öğrettiğini düşünüyorum. Mesela ben yıllardır insanları kırmamak adına söylemek istediklerimi ve duygularımı çok bastırmış olduğumu Armağan sayesinde öğrendim. Teşekkürler Armağan, nihayet 43 yaşımda senden "duygularımı bastırmamayı, istediklerimi ve istemediklerimi rahatlıkla söylemeyi, sivri dilli olmayı" öğrendim. Saygılarımla. Semra Hoşgör Sayın Hoşgör, bu sütunlarda Popstar'ın jüri üyesi Armağan Çağlayan'ı hem öven hem de yeren pek çok yazı kaleme aldım. Sizin de belirttiğiniz gibi Armağan Çağlayan, hayata eleştirel gözle bakmanın, fikirleri net olarak ifade etmenin güzel örneklerini veriyor. Sizin gibi Çağlayan'ın sayesinde pek çok kimse "eyyamcılıktan" vazgeçip, "hayır" demeyi, beğenmediği bir şeyi net şekilde "beğenmedim" diye ifade etmeyi öğrendi. Çağlayan bu yönüyle eleştiri dünyasına yeni bir "duruş" getirdi. Ama duyguları ifade ederken ya da sizin sözlerinizle "sivri dilli olmaya" çalışırken, kırıcı olmamaya, "damdan düşer gibi konuşmamaya" da özen gösterilmeli. Nasıl nezaketle eyyamcılığı birbirine karıştırmamak gerekiyorsa, dürüst eleştiri yapmakla "kabalığı" da birbirinden ayırt etmek gerekir. Çağlayan şimdilik bu hassas çizgide yürümeyi becerebiliyor. Ama herkes aynı dengeyi tutturamayabilir... Benim oyum her zaman nezaketten yana. Sokakta aklına geleni ağzına geldiği gibi söyleyen insanların çoğalmasını istemiyorum doğrusu...
|