| |
|
|
Babam biraz daha gitti!..
ŞU anda babamdan tam altı yaş büyüğüm.. Çok genç gitti.. Babamın dostlarında sürdürdüm babamı, 1968'den beri.. Hami Kartay en yakınlarından biriydi.. Hayatındaki devamlı mutluluklar üçtü.. Cumartesi öğleden sonraları İsmail Baha Sürelsan ve öğrencileri ile meşk etmek.. Hemen her önünden geçerken Bilgi Kitapevi'ne uğrayıp Ahmet Küflü ile sohbet etmek.. Babam gibi bir sağcı ile Küflü gibi bir solcu bu kadar yakın nasıl dost olur, derseniz.. Ortak payda kitaptı.. Okumaktı.. Sağcılık, solculuk değil.. Üçüncüsü de Ayyıldız Matbaası'na uğramak ve Hami amca ile, Hami Kartay ile, mürekkep kokusunu teneffüs ederek sohbetlere dalmak.. Hami amca gerçek amcamız gibiydi bizim.. Yedek subaylık günlerimde onunla çok sık beraber olmuştum. Bir albüm çıkarıyorduk.. Elebaşıları da ben ve MİT Müsteşarımız Şenkal Atasagun.. Şenkal MİT'e girince eski dostları kendine yakıştıramaz olmuş olmalı.. Ya da bizim nasıl kaydımız varsa, dost olduğumuzu gizlemeye çalışıyor.. Bilmem.. Hami Kartay, sadece masrafları fatura ederek, tek kuruş kar almadan albümü basmayı kabul etmişti. Pırıl pırıl olsun diye bizden fazla uğraşmış, bizden fazla başında durmuştu.. Tek sütun bir haberde okudum öldüğünü.. Ben babamı biraz daha kaybediyorum.. Babam dostlarını yavaş yavaş etrafına toplarken..
|