Batık bankalardan tahsilatın hızlandırılması amacıyla hazırlanan tasarı önceki gün komisyondan geçti. Önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu'na gelerek kabul edilmesi bekleniyor. Tasarıyla ilgili olarak HSBC Genel Müdürü Piraye Antika "Sermayenin bankacılığa akmasını teşvik etmiyor" diyor. Diğer bankacıların da görüşleri aşağı yukarı böyle. Oysa Türk bankacılık sisteminin büyümeye ihtiyacı var; bunun için de taze sermayeye ve sermayedara.
Yunanistan bile geçti Bir zamanlar yere göğe koyamadığımız bankacılığımızın aslında çok da parlak bir durumda olmadığını son krizlerde anladık. Bizim ATM'lerden yapabildiğimiz birçok işlemi belki Avrupalılar yapamıyor ama temel büyüklükler açısından onların çok gerisinde olduğumuz ortada. Avrupa Birliği'nin bankacılıkta en geri ülkelerinden biri olan komşumuz Yunanistan bile bizim çok ilerimizde. Aşağıda bazı karşılaştırmalar var. Parçası olmaya çalıştığımız Avrupa'ya ne kadar yakın ya da uzak olduğumuz konusunda bir fikir verebilir. Tablo temel bankacılık büyüklükleri açısından Avrupa'nın oldukça gerisinde kaldığımızı gösteriyor. Banka ve şube sayıları açısından da durum çok farklı değil. Almanya'da her 35.000 kişiye ve Yunanistan'da her 500.000 kişiye bir banka düşerken, bu sayı bizde 1.350.000. Bakkal gibi her köşede bir banka şubesi olduğundan yakınıp dururuz ancak rakamlara bakıldığında Almanya'da her 2.200 ve Yunanistan'da her 3.600 kişiye bir banka şubesi düşüyor; bizde ise her 11.800 kişiye.
Bankacılık için şans İşte çarpıcı bir istatistik daha: Türkiye'de yaşayan her 100 kişiden sadece 29'unun bir bankada hesabı var. Avrupa Birliği'nde ise her 100 kişiden 91'inin hesabı bulunuyor. Bu kadar rakamın özeti şu: Türkiye'de bankacılık sistemi küçük ve büyümesi gerekiyor. Yıllarca süren yüksek enflasyon nedeniyle insanlar finansal aktiflerden kaçtı. Şimdi ise enflasyon düşüyor. Bankacılığın büyümesi için iyi bir şans yakalandı. Bunun için sisteme taze sermaye ve yatırımcı girişi özendirilmeli ve finansal işlemlerdeki aracılık maliyetleri aşağı çekilmeli. Enflasyonun düştüğü ve ekonominin istikrarlı bir şekilde büyüdüğü bir ortamda etkin bir denetim ve sağlam bir hukuki altyapı ile Avrupa'yı bankacılıkta yakalayabiliriz.