Türkiye'nin rating kuruluşlarıyla resmi ilişkisi 1992 Mayıs'ında Standard and Poor's (S&P) ve Moody's'den not alarak başladı. S&P'nin o zaman verdiği BBB parlak bir nottu ve yatırımcılara Türk tahvillerinin rahatlıkla alınabileceği mesajını veriyordu. Böylesine iyi bir başlangıç yapan Türkiye'nin not grafiğinin yukarı doğru olması beklenirdi ancak öyle olmadı. Politik istikrarsızlıklar ve ekonomik krizler sonraki 10 yıla damgasını vurdu; Türkiye'nin notu arka arkaya düşürüldü. İlk notu yani durağan görünümlü BBB'yi aldığımızda Süleyman Demirel başbakandı. Onun başbakanlığı bırakarak Çankaya'ya çıktığı 25 Haziran 1993'te notumuz hala BBB'ydi ancak görünüm durağandan negatife dönmüştü. Tansu Çiller Demirel'den görevi devraldığında "yatırım yapılabilir" kategorisindeki BBB notuna sahip bir ekonomiyi de teslim aldı; 3 ayrı hükümetin başbakanı olarak toplam 3 yıl başbakanlık koltuğunda kaldı. 6 Mart 1996'da görevden ayrıldığında Türkiye'nin notu B+'ya, yani spekülatif ülke düzeyine düşmüştü. Çiller'den sonra gelen Mesut Yılmaz ise aldığı not ile Türkiye'yi 28 Haziran 1996'da Necmettin Erbakan'a devretti. Refahyol'un başbakanı Erbakan B+ ile kendisine verilen ekonomiyi bir kademe daha zayıflatarak, B ve durağan görünümle 30 Haziran 1997'de tekrar Yılmaz'a iade etti. Yılmaz'ın bir buçuk yıl süren başbakanlığında Türkiye'nin B olan notu değişmedi ancak görünümü durağandan pozitife yükseldi. 11 Ocak 1999'da Yılmaz'dan başbakanlığı devralan Bülent Ecevit, ülkeyi 28 Mayıs 1999'a kadar azınlık hükümetiyle yönetti. Bu kısa dönemde notumuz ne düştü, ne de yükseldi. Ecevit, genel seçimlerin ardından bu defa MHP ve ANAP ile 28 Mayıs 1999'ta koalisyon hükümeti kurdu. Bu sırada B olan ülke notu önce B+'ya kadar yükseldiyse de krizde iki kademe birden düştü. Böylece Ecevit, B ile aldığı ekonomiyi B- ile AKP hükümetinin ilk başbakanı olan Abdullah Gül'e verdi. 18 Kasım 2002'de ekonomiyi Bnotu ve durağan görünümüyle alan Gül'ün yaklaşık 4 aylık süren başbakanlığında bir not değişikliği olmadı. Böylece Tayyip Erdoğan 14 Mart 2003'te B- ve durağan görünümle başa geçti. Yaklaşık dört ay sonra 28 Temmuz 2003'te notumuz B'ye, ardından 16 Ekim 2003'te ise B+'ya yükseldi. Görüldüğü gibi hala 1992'deki notumuzun çok altındayız. Bu yıl ekonomide görülen toparlanma sonucu notlarımızda biraz iyileşme oldu ancak boyutunun ekonomideki düzelmenin tam karşılığını olmadığını düşünenler var. S&P, Moody's ve Fitch, son 10 yılı istikrarsızlıkla dolu olan Türkiye'yi dikkatle ve ihtiyatlı bir şekilde izliyorlar. Özellikle Fitch Türkiye'deki ofisi ve deneyimli kadrosuyla ekonominin nabzını yakından tutuyor. Bu kuruluşların yerel seçimlere kadar beklemeleri ya da görünüm değişiklikleri ile yetinmeleri sürpriz olmamalı. Ancak hükümet hata yapmaz ve programı uygulamakta disiplinli ve kararlı davranırsa Türkiye 2004'te birden fazla artış görebilir. Bunun için ratingcilerin ekonomideki toparlanmanın 2000'de olduğu gibi geçici olmadığı konusunda ikna olmaları gerekiyor.