| |
Akıl ile ruh bölünebilir mi?
Isaac Newton, evrenin işleyişini gün ışığına çıkaran mekanik yasaları keşfetti. Hayat 17. yüzyıldan itibaren Newton fiziği üzerinde şekillendi. Basit, kurallara tabi ve kontrol edilebilir bir dünya anlayışı öne çıktı. Dünyayı basit bir mekanik sistem gibi görme eğilimi o dönemde başladı ve sürdü.
*** Bugün daha kapsamlı yaklaşımlar var. Newton kültürünün olayları algılamak için onları bölen, parçalayan, ufalayan ve ayıran yaklaşımı bir üst noktaya doğru değişiyor. Klasik Newton fiziğinin yerine geçen Kuvantum fiziği ölçerek kavramanın zor olduğu bir dünya tanımlıyor. Deney yaparak algıladığımızın ötesinde fiziksel bir var oluşu seslendiriyor. Her gözlemlediğimiz ya da ölçtüğümüzün, gözlenenin bir anlık durumu olduğu gerçeğini unutmuyor. Kuvantum fiziğinin temel bir farklılığı da, evreni mekanik bir anlayışla parçalara bölmeyip, bir bütün olarak anlamaya çalışması... Kuvantum anlayışına göre fiziksel sistemler birbirine öylesine bağlantılıdır ki, Çin'de bir kelebek kanat çırpınca Meksika Körfezi'nde fırtına çıkar.
*** İnsanlık ilerledikçe yaklaşımları da değişiyor. Uzun süredir evreni tanımamıza yardımcı olan mekanikçi anlayışın, artık bundan sonrasına yetmeyeceği tartışılıyor. Örnek de bilgisayarlardan veriliyor: "İnsanların mekanik yanları da vardır. Adalelerimiz tıpkı makineler gibi çalışır ve gerçekten de Sanayi Devrimi'nin teknolojisinin ikame etmeye başladığı şey insan adalesi olmuştur. Aklımızın da mekanik yanları vardır, gerçekten programlanmış yanlardır bunlar. Kurallara bağlı, problem çözücü, amaç yönelimli rasyonel düşüncemiz sıradan bir kişisel bilgisayarın programına çok benzer bir şekilde işler. Şimdi bilgisayarların büyük ölçüde ikame etmekte oldukları şey de aklımızın bu mekanik yanlarıdır." Ama insan "mekanik akıldan" ibaret değil. Okumaya devam edelim: "Bilgisayarların duyguları yoktur. Acı hissetmezler, şakalara gülmezler, şiirler yazmazlar, manevi ihtiyaçları ve içgörüleri yoktur. İnsanların bütün bunları yapmasının nedeni duygusal ve manevi yanlara sahip olmamızdır. İnsan benliğini dünyasıyla bağlantılandıran şeyler bunlardır. Bilgisayarların benliği yoktur. İnsanlarda düşünce, ruhtan ayrı değildir. Yaratıcılığımız ve benzersizliğimiz benliğin bu çok daha karmaşık yanlarına bağlıdır."
*** Danah Zorah, "yeni bilimi" anlattığı "Aklı Yeniden Kurmak" adlı kitabında, laikliği öne çıkaran devletlerde tartışma konusu olan "kamusal alan" ile "özel alan" bölünmesini de, Newton'cu mekanik yaşam algılamasına bağlıyor: "Batılı liberal demokrasilerde kamusal olan ile özel olanın arasına kesin bir çizgi çizeriz. Bu bölünme, bizim benliğe ilişkin Batılı anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. Newtoncu örgütlerimizde tanık olduğumuz çalışma dünyası ve işgörenlerin işi ile özel yaşam dünyası arasındaki keskin ayrımın temelinde de bu bölünme yatmaktadır. Newtoncu işgörenler (yöneticiler de dahil olmaz üzere) çalışmaya kendilerinin sadece ve doğrudan ilgili görülen yanlarını, işle etkin bir şekilde başa çıkmakla, imzalamış oldukları iş sözleşmesinin hükümlerini yerine getirmekle, şirketin amaç, değer ve sorunlarıyla bağlanmakla ilgili görünen yanlarını getirirler. Astları ve üstleriyle ve çalışma arkadaşlarıyla bu amaçları akılda tutarak ilişki kurarlar. Diğer her şey özel yaşama aittir ve iş görenin çalıştığı örgütü ilgilendirmez." Dün, Sabah'ın pazar ilavesinde, Kanatlı Karınca köşesinde değindiğimiz gibi, gençlerin artık "hayatı iş yaşamından" ibaret saymamaları ve gittikçe işten uzaklaşmalarının belki de bir sebebi de budur.
*** Peki ne yapmalı? Newtoncu mekanik zekayla, belirsizlikle başa çıkma becerisini yöneten duygusal zekayı ve mükemmele yönelmeyi sağlayan manevi zekayı ayırmamak. Üçünü bir bütün halinde kullanmak. Kısacası, insanı, akıl ve ruh diye bölmemek. Bizdeki "maneviyatçı"lar ile "mekanik akılcıların" birbirlerini yemek yerine, biraz yeni fizikle ilgilenmelerinde fayda var. Hem kavga yatışır, hem düzey kazanırız. Hem de hayatın böyle bölünemeyeceğini öğreniriz.
|