| |
CHP, AB ve İkinci Cumhuriyet
Geçen çarşamba günü Cumhuriyet gazetesinde, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Oyan'ın, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı nedeniyle AK Parti'yi eleştiren demecini okuyunca, ana muhalefet partisinin neden havı gitmiş havluya döndüğünü ve iktidarda olmamasına rağmen neden gerilediğini bir kez daha anladım. CHP Genel Sekreter Yardımcısı, demokratikleşmenin en belirgin özelliklerinden biri olan "yerelleşmeyi" ve bireyin kendi günlük yaşamı üzerinde hak sahibi olmasını "ulus devletin" parçalanma süreci olarak algılıyordu.
***
Konuşmanın tümünde "insana, bireye, vatandaşa" yönelik müthiş bir güvensizlik ve "ulus, devlet" gibi, insan unsuru olmadan kendi başına sadece "yönetimi" ifade edecek kavramları da yüceltme vardı... Örneğin gene aynı demeçte, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı'nın "piyasaya açılmayı" hedeflediği, bunun da gene uluslararası şirketlerin ulus-devlet kimliğini güçlükle koruyan ülkelerin parçalanmasına yol açacağı iddia ediliyordu. CHP'li yöneticinin, bireyin piyasada ekonomik özgürlüklerini koruması, rekabet, yeryüzü ile yarış gibi düşüncelerle ilgisi yoktu. Ona her şey "ulus devlet karşıtı bir atılımı" hatırlatmaktaydı... CHP eskiden Kemalist mirasa sahip çıkarken bunun "batılılaşma, modernleşme" filan olduğunu söylerdi... Şimdi bunlar da geride kalmış... Bizim tamamen bir iç sömürge gibi yönetilmemiz, insanın özgürleşmesini ve mutluluğunu bir tarafa atarak, vatandaşa hayrı olmayan, yarar getirmeyen bir yönetimi "ulus-devlet" pankartı altında koşulsuz desteklememiz ve evrensel ne varsa ona kuşkuyla, hatta düşmanca yaklaşmamız gerektiğini söylüyor şimdi CHP.
***
Demecin "İkinci Cumhuriyet İdeolojisini" de kapsayan bölümü, "insan, birey, vatandaş" olmadan ülke yönetme anlayışının nasıl bir anlayış olduğunu gayet iyi anlatmaktaydı: "Askeri ve diğer kurumlarıyla Türkiye'deki Kemalist vurgulu cumhuriyetçi yapı bu ideoloji açısından bir ayak bağıdır. Bu yüzden 2. Cumhuriyet ideolojisi ile ortak davranarak iktidarı ele geçirme, dolayısıyla cumhuriyeti fethetme temel amaçtır. Çünkü bu ideolojinin ulus perspektifi yoktur." Bunları, Birleşmiş Milletler'in Yaşam Kalitesi Endeksi sıralamasında, ancak 96. basamakta bulunan bir ülkede, ana muhalefet partisinin genel sekreter yardımcısı söylüyor. İnsanı boşver, onun özgürlüğünü ve mutluluğunu bir yana koy, ulus-devlet dışında bir şey düşünme... Ulus-devlet kim? O sersefil perişan olan insanlar değil tabii. Onların ulusdevlet dedikleri ANKARA... CHP Genel Sekreter Yardımcısı, yukarıdaki bölümde, "parlamento" yerine "askeri" kurumlara gönderme yapıyor... Şu anda yasama ve yürütmede çoğunluğu elde tutan AK Parti'ye karşı inanılmaz bir güvensizlik gösteriyor. Kendilerine oy vermeyen seçmene kuşku ile bakıyor. Tek Parti İdeolojisi Kemalizm'i, çoğulculuğun ifadesi olan "demokrasiden" üstün tutmaya, parlamento yerine askeri kurumlara öncelik vermeye devam ediyor. "Cumhuriyetin demokratikleşmesi" anlamına gelen "İkinci Cumhuriyet ideolojisi" ne (www.ikincicumhuriyet.org), insanı odağına koyduğu, sadece ve sadece insanın, vatandaşın, bireyin özgürlüğünü ve zenginliğini amaç edindiği için tavır alıyor. Kemalist Cumhuriyet'in performansı belli... Gelinen bu noktada büyük bir hamleye ihtiyaç var... Üzücü olan CHP'nin Batılılık adına AB standartlarına karşı çıkması...
***
Anlaşılan CHP aynı CHP... Halka güvenmeyen, dünyaya güvenmeyen, insana güvenmeyen... Onun yerine asker ve sivil bürokrasiyi kutsayan, yönetenlere tapınan bir yapı... AB standartları cumhuriyeti demokratikleştirdiği için ona da kuşku ile yaklaşıyor. Belki ciddiye almamak gerek. Böylesine dünyadan kopuk, artık burjuvazinin kendisinin bile vazgeçtiği 1789 devrimlerine bugün hala solculuk adına sahip çıkanlar yazı konusu bile yapılmamalı. Ama, neden çöküp gidiyorlar onu da tespit etmeden geçip gitmeye insanın içi elvermiyor. Siyasi partilerin yok oluş nedenlerini toplumun kavraması siyaseti daha sağlıklı hale getirir çünkü...
|