| |
|
|
Çevirelim kazı.. Aman yanmasın..
SEVGİLİ Mehmet Barlas diyor ki.. "Hıncal beni gene yanlış anladı.." Mehmet'e göre ben hep yanlış anlarım çünkü.. Meğer ben Mehmet'in "Popüler konulara burun kıvırarak entel takıntısı içine düştüğünü ve bu tür konuları kaleme alanları küçümsediğini vehmetmişim.." Yani böyle bir şey yok.. Ben kafamdan yaratmışım.. Buyrun Mehmet Barlas'ın beni vehimlere sevk eden yazısının girişi.. "Biz köşe yazarlarının işi kolay değil açıkçası.. Bunca çok önemli konu ve sorun varken, zaman zaman 'Irak'ta durum ne olacak veya Kıbrıs'ta çözüm olacak mı' benzeri önemsiz meselelere takılıyoruz... Pop Star yarışmasında Deniz Seki mi, Ercan Saatçi mi haklıdır gibi hayati konular varken, nasıl olur da önümüzdeki yerel yönetim seçimleri üzerine düşünce egzersizleri yapabilirsiniz?.." Şimdi bu sözlerde hem de çok açık seçik bir ironi, bir hiciv, bir dalga geçme yok mu?.. Yoksa.. "Özür dilerim Mehmet.. Kusura kalma.. Yanlış anlamışım.. O zaman kendimi affettirmek için seni bir daha Kilisli'ye götüreyim. Belki o zaman Kilis ile Antep mutfağı arasındaki farkın sadece kırmızı renk veren salça olmadığını da anlarsın.." Kaldı ki.. Kaldı ki.. Hayatının en uzun köşe yazılarından birini kaleme alıp, bana yanıt verirken, benim asıl sorduklarıma zerre değinmiyor.. Ben dedim ki.. "Kaldı ki Mehmet, verdiğin örnekler aslında magazin olayı değil.." ve sordum.. 1-Kadın muhabirin Çernişev'in önünde g-string göstermesi haber midir, değil midir?.. Burada g-stringi değil, bu mesleğin en önemli kuralını tartışıyoruz. 2-Bu muhabir Ertuğrul Özkök'ün kızı olsa, bu resim Hürriyet'e girer miydi?.. Gene g-stringi değil, meslek etiğinin en hayati konularından birini tartışıyoruz. 3-Pop Star yarışmasında, bu milletin pop star adaylarına değil, kader kurbanları, kişisel özürlülere kitle halinde oy vermesi, aslında toplum psikolojisi uzmanlarının tartışmasını gerektiren ciddi bir soru değil midir?. Barlas sayfanın üçte birini bana ayırdı. Ben paranoyak bir vehimciyim ya.. Bu defa da benimle dalgasını geçti.. Böylesine şirin üsluplar içinde tartışmalar beni üzmez. Hatta mutlu eder.. Medyaya "Tartışma nasıl yapılır" örneği verdiği için.. Sayfanın üçte birini doldurdu ama üç sorumdan bir tekine bile yanıt vermedi.. Mehmet cindir.. Tartışmayı kendi sakin sularına çeker ve takasını bildiği gibi oynatır.. Sorun derin ve fırtınalı sulardaymış.. Oralara girer mi hiç?.
*** Deniz Seki, o "Şok" tokatını atınca millet kendine geldi. O geceye kadar halkın en desteklediği özürlü aday elendi. Kader kurbanı aday da elenme adayları arasına giriverdi.. Seki, bu davranışı ile büyük kitleleri kendine getirmiş oldu. "Deniz Seki reklamını yapıyor" diyenler de bu tokattan paylarına düşeni aldılar. Deniz'in yerine jüriye alınıp, hüngür şakır gözyaşları ile kader kurbanının yanında olma popülizmi içine giren yeni jüri üyesi de.. Şimdi bu bir "Magazin olayı" mıdır, yoksa gene toplum psikolojisi uzmanlarının incelemesi ve tartışması gereken çok ciddi bir toplumsal sorun mu?. Bunca üniversite, bunca profesör var. Başından beri susup oturuyorlar. Çünkü "Bilim adamı" kimlikleri, Deniz Seki adı ile yan yana gelirse, ucuzlarlar sanıyorlar.. Susuyorlar.. Bu da mı magazin konusu Mehmet?..
|