Sayın Refik Durbaş, 16 Aralık 2003 tarihli SABAH Posta Kutusu'nda Sayın Ali Saydam'ın yazısını irdeleyen "Nerede Türkçenin Ses Bayrağı" başlıklı yazınızı zevk ve takdirle okudum. Bütün dünyayı eski bir deniz ticaret filosu mensubu olarak gezmiş ve değişik ülke insanlarını tanımak fırsatını bulmuş bir insanım. Milletlerin öz dillerini çağın değişimleri ve buluşları isimlendirirken kolay ve uygun tanıtıcı isimleri milletine sunarak kabul görmelerinin dilde yaratacağı zenginlik o milletin onuru ve saygınlığı olmakta ve daha ötede milletlerin "devamlılığı" açısından büyük önem taşıdığı kanısındayım. Bütün dünya milletleri telefon ve televizyonu kullandıkları halde Alman milleti ilk çıktığında televizyona "fernsehen" (uzaktan görüntü), telefona da "fernsprecehn" (uzaktan konuşma) anlamlarındaki uygun kelimeleri bulmuş ve milleti de kabullenip kullanmıştır. Sayın Durbaş, yabancı dildeki kelimelere olan tutkunun nedenini "eksik kişilik ve tatmin olmamış duyguların" bir sonucu olarak düşünmekteyim. Trafik terörünü "Vay beni nasıl sollarsın" diyerek yaratan trafik canavarları ile "Benimle nasıl böyle konuşursun" diyerek silaha davranan kişilerimiz de bu noksanlığımızın sonuçlarıdır. Erdoğan SÜTUNÇ