|
|
Şok haber' avcıları için ibret filmi
Sorumsuz reality şovların çirkin yüzü "15 Dakika" filmiyle nasıl deşifre edildi
ÇARŞAMBA gecesi TRT- 1'de yayınlanan "15 Dakika" adlı film, bizim televizyon sayfasının manşetindeydi. Nedeni; sorumsuz yayıncılığın toplumu dipsiz uçurumlara nasıl taşıdığını son derece çarpıcı bir şekilde anlatan filme dikkat çekmek ve izleyiciyi kendi yaşadığı medya gerçeğiyle kıyas yapmaya zorlamaktı. Robert De Niro'nun bir reality şov programı ile anlaşmalı dedektifi canlandırdığı bu "ibretlik" filmi sinemada izlememe rağmen yine ekran başındaydım. New York'ta iki göçmen, bir video kamera çalıyor ve birbiri ardına işledikleri cinayetleri kaydediyorlardı. Amaçları "şovlarını" (!) bir TV programına satmak, zengin olmak, medyanın gücünü ve Amerikan hukuk sistemindeki boşlukları değerlendirerek bir yandan para ve ün kazanıp, diğer yandan toplumun gözünde aklanmaktı. Caniler bu uğurda dedektifi bile öldürüp, kaydettikleri görüntüleri şov programının yapımcısına sattılar. Ve yapımcı, bir polisin öldürülüşünü gözünü bile kırpmadan salt reyting uğruna kanalda yayınlamaktan çekinmedi. Ancak caniler "şöhret paylaşımı" yüzünden birbirlerine girince planlarını uygulayamadılar. Film, Amerika özelinde tüm dünyadaki "şok haber" avcılığının etik değerleri nasıl birer birer yok ettiğini göstermesi açısından belge niteliğindeydi. Medya, cinayetleri bile yönetir hale gelmişti. Şöhret uğruna insanlar seri cinayetler işlemeyi göze alıyorlardı. Nasıl olsa medya katilleri bile aklama gücüne sahipti! Filmi izlerken gözümden sıra sıra Türkiye gerçekleri geçti...
|