|
|
|
|
Gerçek couture gerçek bir sanat
Haute couture, 'kişiye özel tasarlanan kıyafetler' olarak algılanıyor. Vücut ölçülerine uygun, sadece el işçiliği kullanılarak hazırlanan bir kostümde, teknik olarak yapılan iş, 'couture' dikiştir. Kesinlikle taklidin kabul edilmeyeceği tek alan ise haute couture....
Geçtiğimiz hafta size defile hazırlıklarından bahsetmiştim. Bu çalışmaların bir parçası da Paris'te oluşan ekibin geçtiğimiz iki haftasonu aralıklarla İstanbul'a gelmeleriydi. Parisli konuklarımızla koleksiyon ve organizasyonla ilgili çalışmaları burada sürdürüyoruz şimdi... İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Paris'te başlayan ve modanın kemiği olarak kabul edilen haute couture, sanırım ülkemizde 'kişiye özel tasarlanan kıyafetler' olarak algılanıyor. İçeriği doğru olsa da, bu genel tanımlama haute couture kavramını eksik anlatıyor. Bu alanda çok önemli bir çalışma gerçekleştirmenin arefesinde, couture'un aslında moda sektöründe ne anlama geldiğini ve ne derece önemli bir rol oynadığını paylaşmak istedim. Bir kişi için, onun vücut ölçüleri ve yapısı göz önünde tutularak dikilen ve sadece el işçiliği kullanılarak hazırlanan bir kostüm, sıradan görülmüş olsa bile, teknik olarak yapılan iş 'couture dikiş'tir. Ancak çalışmanın gerçek anlamda 'haute couture' olması için, bu tekniklerin kullanılarak yeni kup, kesim, desen, model, fikir üretilmesi, yaratıcılık ve işçilik bazında çok hassas dengelerin sağlanması gerekir. Couture olan parçaların bu denli pahalı olmalarının nedenlerinden biri, bu çalışmaların gerçekleştirildiği atölyelerin bir laboratuvar gibi çalışmasından kaynaklanır. Günlerce çalışılır, yüzlerce deneme yapılır, kumaş ve aksesuvar örnekleri taranır ve denemeler sonucu çıkan küçük detaylardan hazır giyim sektörüne de doneler sunulmuş olur. Karl Lagerfeld'in 'haute couture'ün moda sektörünün ilerlemesi ve gelişmesi açısından hep yaşaması gereken bir sektör olmasına sıkça değinmesi, sanırım bu nedenledir. Paris'te bir defile için, ne kadar detaylı bir çalışma gerektiğini anlatmak, anlamak mümkün değilmiş, bunu yaşamak gerekiyormuş. Tamamen kendi hayal gücü ve yaratacılığımızdan yola çıkan bir koleksiyonu hayata geçirmek için, bir modelin üzerinde günlerce çalışıyoruz, istediğimiz sonucu alabilmek, bir duruşu yakalayabilmek için farklı teknikleri deneyerek son derece detaylı bir çalışma yapıyoruz. Haute couture, zor ve zorluğuyla çok keyifli... Bu nedenle de, 'couture'un evi olan Paris'te bu sektörün yeri başka. Yaratıcılık ve teknik bakımdan ülkemizde henüz tam olarak anlaşılamayan 'coutere'ün oradaki önemi çok farklı. Hazır giyim defileleri, bildiğimiz gibi artık dünyanın birçok yerinde yapılıyor. Bu nedenleHaute Couture Haftası'nın önemi de başka. Çünkü bu hafta, sadece Paris'te oluyor ve tüm dünya basını ve sektörle ilgili birçok kişi, bu dönemde Paris'e geliyor. Gerçekten, en klişe tanımıyla modanın kalbi Paris'te atıyor! Tabii buna paralel olarak da ilk defa bir Türk tasarımcı olarak 'Haute Couture Moda Haftası' listesinde yer almanın, bu alanda kendi koleksiyonunu sergiliyor olmanın bana nasıl bir heyecan ve sorumluluk yüklediğini söylememe gerek yok.
500 KADIN GİYİYOR Bu arada, atölyedeki bir sohbeti de anlatmam gerek. Paris İstanbul hattında gidip gelen çalışma arkadaşlarımla uzun toplantılarımızdan birini daha yaparken, bir müşterimiz geldi ve ben provasında bulunmak üzere izin isteyip toplantıdan ayrıldım. Geri döndüğümde Fransız arkadaşlarımız ' Bize nostalji yaşatıyorsun, Türk kadınları da çok şanslı' dediler. Çünkü Paris'te artık bu tip çalışan atölyeler kalmamış, bunların hepsi birer markaya dönüşünce, couture koleksiyonlarını mağazalarda satmaya başlamışlar. Bu tip mağazalarda kıyafet hazırlatmak ise 20 bin 100 bin euro'dan çok pahalı bir işmiş. Bu nedenle de artık dünyada sadece en çok 500 kadın couture giyinebiliyormuş. İşte Paris'ten gelen konuklarım bana bunları anlattı... Bugün Paris'te couture haftasında podyuma çıkmak üzere çalışmak gerçekten çok büyük prestij. Bu nedenle de her sene çok yüksek maliyeti olmasına rağmen en önemli markalar bu haftaya katılıp koleksiyonlarını sunuyor. Gerçek couture yapmak, gerçek bir sanat. Bu nedenle de çok fazla ayakta kalabilen, kabul gören isim, marka yok. Her şeyden önce kesinlikle taklidin kabul edilmeyeceği tek alan sanırım haute couture... Sevdiğiniz işi yaparken yorulabilme mutluluğunu tadabilmeniz dileğiyle....
|
|
|
|
|
|
|
|
|