|
|
Televizyoncular, tiyatroya sahip çıkın!
Muammer Karaca'nın komiser kostümü eline copunu alıp, üzerime yürüyecek sandım...
GEÇEN pazartesi Beyoğlu'ndaki Muammer Karaca Sahnesi'nde enfes bir oyun izledim. "Dörtten Az İkiden Çok" adlı genç bir tiyatro grubu, Matrix filmi ile Orta Oyunu'nu mizah potasında eritip, içinde kahkaha saklayabileceğiniz cam biblolar yapıyordu adeta... Üstelik bunu, Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun sırça narinliğindeki karakterlerini kırıp dökmeden, eğip, bükmeden yapıyorlardı. Oyun güzeldi güzel olmasına da benim gözüm hep tahtaları çürümüş sahneye, boyaları dökülmüş duvarlara ilişiyordu ister istemez. Bu görüntü, sahnedeki ve salondaki gençlerin coşkusuyla hiç uyuşmuyordu doğrusu. O sahne ki, tiyatromuzun mabediydi. Muammer Karaca, ölümsüz oyunu "Cibali Karakolu"nu burada oynamıştı. Büyük ustanın, camekanlı dolaptaki komiser kostümü, birkaç sararmış fotoğrafıyla birlikte fuayede gelip geçenleri selamlıyordu hala... Kostüm bir ara ya kıpırdadı gerçekten, ya da bana öyle geldi. Hani sanki eline copunu alıp, bu köhneliğin hesabını sormak ister gibiydi hepimize... Duydum ki, Kültür A.Ş. restorasyon maliyetini fazla bulduğu için Muammer Karaca Tiyatrosu sezon sonunda kapanacakmış. Buradan televizyon kanallarının yöneticilerine bir çağrı: Gelin, aralarında Muammer Karaca Tiyatrosu'nun da bulunduğu bakıma muhtaç tiyatro salonları için bir fon oluşturun. Kim bilir, belki de televizyonun evlerimize girmesiyle ister istemez "içini boşalttığınız" tiyatrolar için bir "diyet" yerine geçer!
|