| |
|
|
ANAP’ın zengin ettikleri, pamuk ellerini ceplerine sokmalı..
Ali Talip Özdemir'in, "ANAP Genel Başkanı kalmak için yeniden aday olmayacağım" şeklindeki açıklaması, siyasi açıdan çok önemli değil. Çünkü şu anda ANAP, ölü değilse bile baygın bir parti. Ama Ali Talip Özdemir'in bir partinin genel başkanlığını bırakma kararının nedenleri, olayı ilgi çekici veya önemli hale getirebilir. ANKA'nın haber-analizine göre, ANAP'ın çektiği para sıkıntısı, Ali Talip Özdemir'i bezdirmiş. Bu parti son seçimlerde aldığı oy yeterli olmayınca, Hazine yardımı da alamadı. Ayrıca, gazetelere yansıyan haberlerden de bildiğimiz gibi, ANAP'ın muhasebecisi, geçenlerde parti kasasından 150 milyar lirayı cebine attı. ANAP'ın canlılığını koruyabilmesi için, ayda 50 milyar liraya gereksinimi varmış. Düşünüp, şaşırıyorum. Bu ne biçim bir parti yapısı ki, partilere lider olanlar zenginleşirken, parti, seçim kaybedince iflasın eşiğine geliyor? Mesut Yılmaz'ın genel başkanlığı döneminde, ANAP'ın para sıkıntısı çektiğini hiç duymadım. Aynı şekilde, Mesut Yılmaz'ın, özel uçak kullanmadan bir yere gittiğini de hiç duymadım o dönemde. Ve şimdi de, Mesut Yılmaz'ın, ANAP gibi muhtaç durumda olduğuna dair, hiçbir belirti yok. Herkesin refah içinde olması ve her kişinin varlığının artması, tabii ki hepimizin dileğidir. Ama 1980 sonrası demokraside, çok uzun yıllar şu ya da bu şekilde mutlaka iktidarda bulunan bir partinin, kurumsal yapısı ile sağlam durması ve parasal sıkıntı çekmemesi gerekmez mi? Politikacılar zenginleşirken, onların gücünü sağlayan siyasi partilerin yoksullaşması, trajik bir olay değil midir? Seçim kampanyası dönemlerinde, gerek partilere, gerekse belirli adaylara, ne ölçülerde parasal desteklerin sağlandığını, hepimiz duyarız. İşin en ilginç yanı, bu destekleri sağlayan zenginler, kimlere ne verdiklerini, isimleri ve rakamları ile de, etrafta anlatırlar. Acaba, bu paraların ne kadarı partililerin, ne kadarı partinin hesabına geçer? Anlaşılan o ki, ANAP'ta bu destekler, partiye fazlaca intikal etmemiş. Demek ki, ANAP'ın ileri gelenleri ve ileri gidenleri için de, bu partide geleceğe dönük bir ümit kalmamış. İnsan, kendisini devlet yönetiminin en üst kademelerine taşıyan bir siyasi kurumu, böyle muhtaç durumda bırakır mı aksi halde? Bir fincan kahvenin bile kırk yıl hatırı varken, bir başbakan veya bir bakan olmanın getirdiği, partiye dönük minnet borcu olmaz mı? Türkiye'nin ANAP'lı yıllarında servetlerine servet katanlar, gerçekten partileri muhtaç durumdaysa, pamuk ellerini ceplerine sokmalıdır. ANAP onları yüceltti, zenginleştirdi. Onlar ANAP'ı indirdiler, söndürdüler, yoksullaştırdılar. Sade ANAP'ın maddi gücünü sıfırlamadılar. ANAP'ın vizyonunu da kör ettiler.
|