Engelleri aşan sevgi
Engelliler Haftası’nda örnek özveri öyküsü... Felçli kızı için 50 yılını tekerlekli sandalyenin arkasında geçiren bir annenin göz yaşartan hayat mücadelesi...
HAFİZE Menemencioğlu, kızı Nur'u, yeri geldi sırtında taşıdı, yeri geldi tekerlekli sandalyeyle her gün okula götürdü. Kızı, onun desteğiyle ilk, orta ve liseyi birincilikle bitirdi, hukuk okudu, avukat oldu. KİMSE iş vermeyince kızı avukatlık yapamadı, işsiz kaldı. Onun tedavisi için elde avuçta ne varsa harcadı. Yalıdan kiralık eve taşındı. Her zorluğu yaşadı ama, kızının "arkası"ndan bir an olsun ayrılmadı.
*** 50 yıldır kızını sırtında taşıyor
3 YAŞINDAN beri tekerlekli sandalyeye bağımlı olan Nur Menemencioğlu, annesi sayesinde yaşadı. Onun desteğiyle hukuk fakültesini bitirdi. Ancak tam 23 yıldır iş bulamadı.
YARIM asırlık bir hayat mücadelesi onlarınki. Hayatın en acı taraflarıyla tanışan ve felç yüzünden üç yaşında tekerlekli sandalyeye mahkum olan, ancak yılmadan çalışıp İstanbul Hukuk Fakültesi'ni dereceyle bitiren bir kadın ve nefes aldığı sürece kızının yanından bir an bile ayrılmayan fedakar bir anne... Nur Menemencioğlu, 1948'de, Paşabahçe'de Sayip Molla Yalısı'nda gözlerini açtı dünyaya. Babası doktor Mehmet Tevfik Bey, Şişecam'da çalışıyordu. Ailenin tek çocuğu olan Nur, 3 yaşına geldiğinde kabus başladı. Bir gece koma halinde hastaneye kaldırıldı, Çapa Tıp Fakültesi'ne sevk edildi. Birkaç gün içinde acı gerçek, Menemencioğlu çiftine söylendi. Biricik kızları çocuk felci geçirmişti ve ömür boyu yürüyemeyecekti. Menemencioğlu çifti, tedavinin yapılacağı Çapa Hastanesi'ne daha yakın olduğu için Paşabahçe'deki yalıdan Fındıkzade'de yeni bir daireye taşındılar. Ancak kızlarıyla birlikte verdikleri mücadele hiç bitmedi. Nur Menemencioğlu, annesi Hafize Hanım sayesinde ilk, orta ve lise öğrenimini birincilikle tamamladı. Babası gibi doktor olmak istiyordu ama yüksek puan aldığı halde tıp fakültesinin o zamanki dekanı, "Bu şekilde okula gelirsen öğrencileri kötü etkilersin" deyince gururu kırıldı, hayallerinden vazgeçti. Ama mücadelesini sürdürüp İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi.
YALIDAN İKİ GÖZ ODAYA ANNE Hafize Menemencioğlu, tekerlekli sandalyeye mahkum olan kızını bir an bile yalnız bırakmadı. İlkokul sıralarında, üniversite amfilerinde sürekli kızının yanında oldu. Kızını sırtında taşıyarak okula götürdü, onunla birlikte fakültede derslere girdi. Nur, 1969'da hukuk fakültesinden dereceyle mezun olduğunda çilelerinin biteceği sanılıyordu. Ancak baba Mehmet Tevfik Bey, kızının mezuniyetini göremeden vefat etti. Anne kız iyice yalnız kalmıştı bu mücadelede. Mehmet Bey, emekli olmadan istifa ettiği için ne sosyal güvenceleri vardı, ne bir gelirleri. Babadan, dededen kalma mal varlığı da hastane ve okul masraflarıyla eriyip gidince, Fındıkzade'de iki odalı küçük bir eve taşındılar. Fakülteyi iyi bir dereceyle bitirip avukatlık lisansını da alan Nur Hanım, çok istediği halde bir gün dahi çalışamadan eve mahkum olmak zorunda kaldı. Engelli olduğundan kimse ona bir iş vermeyi uygun görmüyordu. Şimdi anne ve kız, iki odalı bir evde, akrabaları ve komşularının yardımlarııyla ayakta durmaya çalışıyor. YARDIMLA YAŞIYORLAR MEZUN olduktan bir yıl sonra avukatlık ruhsatını da alan Nur Hanım, babasının ölümünden sonra hayatlarının daha da zorlaştığını söylüyor. "Sosyal güvencemiz dahi yok. Akrabalar ve komşular sayesinde ayakta durabiliyoruz. Yıllarca iş bulmak umuduyla çırpındım durdum. Sakat olduğum için bütün kapılar yüzüme kapandı. Bedenim özürlü olabilir ama beynim hala sapasağlam. Adliye salonlarında koşturamam belki ama masabaşı bir işte pekala çalışabilirim. Hukuk müşavirliği yapabilirim mesela" diyor. "Sokağa çıkmak, çalışmak, hayata katılmak, yaşamak istiyorum" diyen Menemencioğlu, "Bize kimse destek vermiyor. Artık hiç kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz" diye konuşuyor.
SAVAŞTIK AMA HİŞ YOK' YILLARCA kızının eli, ayağı, her şeyi olan, elinde avucumda ne varsa harcayan anne Hafize Hanım, bunca mücadeleye rağmen, kızını bir iş sahibi yapamadığı için çok üzgün olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Evden dışarı adımımızı attığımız an sokaklar bu şehre ait olmadığımızı yüzümüze vuruyor adeta. Engelliler için hiçbir önlem yok dışarıda. Ulaşım araçlarını kullanması imkansız. Sırf bunlar yüzünden kızım işsiz. Özürlüler Günü yılda sadece bir günle olacak iş değil. Alt yapıyı düzgün hazırlamak lazım" diyor.
|