kapat
04.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

EMRE AKÖZ


Memduh Hacıoğlu'na tavsiye

Nihayet CHP'den aykırı sesler çıkmaya başladı. Bunlar genellikle yüksek sesle konuşmuyor. Ürkek bir halleri var. İşlerin böyle gitmeyeceğini, partinin yenileşmesi, demokratikleşmesi, halkla bütünleşmesi gerektiğinin farkındalar. Neler yapılması gerektiğini de az çok biliyorlar. Ancak dışlanmaktan çekiniyorlar.

****

Son olarak CHP İstanbul milletvekili Memduh Hacıoğlu önemli şeyler söyledi. Örneğin

"Sorun kamu alanının tarifinde çıkıyor. Neresi kamu alanı sayılıyor, neresi sayılmıyor, bir kargaşa yaşanıyor. Yoksa modern dünyanın demokrat bir ülkesinde artık bu konuların tartışılmaması gerekiyor. Mesela kız öğrencilerin üniversitede türban takıp takmaması, Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonundan çok daha önemli bir mesele. Öğrenciler o kamu alanında hizmet veren değil hizmet alan konumundalar. Kamu hizmeti verenler Kıyafet Kanunu'na uymak zorunda olduklarından türban takamaz ama kamu hizmeti alanlar takabilir." (Neşe Düzel ile röportaj, Radikal 3 Kasım)

****

İstanbul Sanayi Odası'nın eski başkanlarından Memduh Hacıoğlu 25 ve 26 Ekim günleri burada çıkan yazıları okudu mu, bilmiyorum. Kendisine önerim şu

Sayın Hacıoğlu... Kamusal alanı yeniden tarif edeceğim diye uğraşmayın. O beyhude bir çaba... 'Türkiye tipi' demokratik ve laik cumhuriyette iki değil üç alan vardır Özel-Kamusal-Mülki... Sizin gibi düşünen CHP'lilerle birlikte ancak bu üçlü kavramsal çerçeve ile kamusal alan işgalcisi bürokratik zihniyete karşı durabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Sezer'e, "Sizin o tarif ettiğiniz kamusal değil mülki alandır. Sınırlarınızı bilin..." diyebildiğiniz gün Türkiye biraz olsun rahatlayacak.

(Hacıoğlu'nun sözlerinden bir iki spot daha vermek isterim

* "Bir siyasi partinin türbanı çözmeyi kendine görev bilmesinin zamanı geldi, hatta geçti. Halk çözüm istiyor. Bunu görmeyen siyasetçi yanlış yapar."

* "Atatürkçülük çağdaşlaşmadır. Kemalizm ise siyasi harekettir. Öyle ki Atatürk'e sığınarak varılan yanlış bir noktadır ve Avrupa Birliği'ne engeldir."

* "Parti örgütü CHP'yi taşıyacak yapıda değil. Toplumla ilişkisi çok zayıf."

* "Orduyla AKP arasındaki gerginlikte, Meclis'teki meşru partiyi destekleriz.")

Sürekli ofsayta düşen zekâ özürlüdür
İnsanı hayvanlardan ayıran niteliklerden biri de hatalarından ders almasıdır. Zekâya, akla, olayları değerlendirme becerisine sahip olan insan, bir faaliyet sonrası istemediği, arzu etmediği, niyetiyle uyuşmayan bir sonuç aldığında... Düşünerek, mantık yürüterek, sorgulayarak hatalarını düzeltir.

****

Bence Akçaabat Sebatspor-Fenerbahçe maçının özeti dünkü Sabah Spor'un manşetinde yer almıştı "F.Bahçe hep ofsaytta." Maçın istatistiğini tutan arkadaşlar rakamı belirlemiş Sarı lacivertli oyuncular tam 12 kez ofsayta düşmüş.

Benim anlayamadığım da bu işte...

Ofsayta kim düşer? Hepsinden önce ağır futbolcular. Örneğin Jardel dar alanlarda gayet çevik olmasına karşın uzunca bir mesafeyi hızla kat edecek güce sahip değildi. Bu yüzden birkaç metre kazanabilmek için rakip defansla aynı çizgide dururdu. Ofsayta düşürme taktiğini iyice bellemiş olan bir defans, bir iki adım ileriye atarak Jardel'i kolayca ofsayta düşürürdü.

Gelelim sarı lacivertlilere. Hadi Hooijdonk'u geçtik. Peki ya 'boğa' Serhat'a, 'tay' Tuncay'a, 'pire' Rebrov'a ne demeli? Özellikle Serhat ile Tuncay üç metre geriden fırlayıp rakibine üç metre takacak kadar hızlı oyuncular. Bunların ofsayta düşmesi kabul edilebilir mi?

Hadi maçın başında ofsayta bir düştün, bir daha düştün... Ee, sonra? Rakibin taktiğini görmüyor musun, anlamıyor musun, değerlendiremiyor musun? Aklını Kadıköy'de mi bıraktın?

Futbol sonucu belirsiz bir oyun. En büyük takımlar dahi yeniliyor. Formsuz olabilirsin, taktik yanlıştır, doğru oyuncular seçilmemiş olabilir... Hepsine eyvallah. Ama zırt pırt ofsayta düşen futbolcuların zekâsından kuşku duyarım.

'İNCİR' JESTİNİN BİR BAŞKA ANLAMI
Okurumuz Tangör Altanay, Fatih Terim'in malum el işaretiyle ilgili şunu yazmış "Uluslararası yoldaki bir TIR şoförüne bu hareketi yaparsanız kavga çıkmaz. Aracını kenara çeker, dörtlüleri yakar ve lastiklerini kontrol eder. Çünkü bu hareketin anlamı (TIR'larda arka lastikler ikilidir) 'Lastiklerinin arasında taş var' demektir. Şoför de o taşı çıkartmak için durur. Çünkü Allah korusun o taş oradan fırlarsa kötü bir kaza olabilir. Ama lütfen gereksiz kullanmayın çünkü TIR'cılar bu işi ciddiye alıyor. Sevgilerimle." Bilmiyordum.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır