kapat
11.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

MEHMET BARLAS


En iyi pazarlamacı benim için Vehbi Koç'tu!

Hafta içinde Bursa'da TOFAŞ'ı gezdik.. Fiat markalı otomobillerin üretimini gördük, öğrendik.

Bu benim TOFAŞ'ı galiba 4'üncü ziyaretimdi.

İlk defa rahmetli Vehbi Koç'la gitmiştik. Sonra İnan Kıraç gezdirmiş ve üretilen kuşlu modellerin heyecanını, birlikte yaşamıştık.

Beni Koç Grubu için Jan Nahum'un yarattığı "Böcek" çok etkilemişti.

Ama bu modelde ısrar edilmedi.

Belki de Türk otomotiv sanayiinin dünya pazarına sürdüğü ilk özgün model olabilirdi. Ama o dönemde, kimsenin Araştırma ve Geliştirme'ye (Ar-ge) ayıracak fonu yoktu.

Bu defa TOFAŞ, karşımıza "Doblo" ile ve ciddi bir Ar-ge laboratuvarı ile çıktı.

Doblo'yu, hepimiz yollarda görüyoruz. Dünya yollarında da var bu model. Tamamen Türk damgası taşıyan bir model bu.

Daha da güzeli, TOFAŞ'ın laboratuvarlarında "Consept Doblo"lar üretilmiş. Bunlar da bir süre içinde pazara sunulacak.

Örneğin arka bölümü çıkarılabilen, 4 çekerli, SUV niteliğinde bir Doblo'yu, gümüşi renkler içinde düşünün.

TOFAŞ'ı gezerken, hepsi de İtalyanca bilen bölüm şeflerini dinlerken, Kaizen yöntemi ile sürekli yenilenmeyi hayat tarzı olarak benimsemiş işçilerle konuşurken, hep "Benim otomobillerim"i düşündüm.

İlk "benim" olan otomobil bir Anadol'du.

Bir seçim gezisine çıkıyordum. Ege ve Akdeniz kentlerini dolaşacak, "Cumhuriyet"te seçim notları yazacaktım.

Bir akşam Berrin ve Nadir Nadi'nin Harbiye'deki evlerinde, akşam yemeğine davetliydik. Yemekte Vehbi Koç da vardı.

Söz, benim çıkacağım seçim gezisine geldi.

Vehbi Bey sordu.

- Antalya, Uşak, Muğla, Denizli... Bütün bu şehirleri nasıl gezeceksin Mehmet Bey?

Ben "otobüsle" cevabını verdim.

Vehbi Koç, güldü,

- Bu zamanda bir gazetecinin otomobili olmazsa olmaz.. Ben sana bir tane Anadol satacağım yarın, dedi.

Başta Nadir Nadi olmak üzere, masada bulunanlar güldü Vehbi Bey'in pazarlamacılığına. Ama o ciddiydi. Akşam ayrılırken, kapıda uyardı beni.

- Yarın sabah saat 9'da, Şişli'de Beldesan'da ol. Seni bekliyorum, dedi.

Çaresiz gittim. O sırada Cumhuriyet'ten ayda 1800 lira maaş alıyorum. Anadol ise, 29 ya da 30 bin lira.

Sabah Vehbi Koç ve de o geldiği için Koç'un birkaç müdürü, Beldesan mağazasında beni bekliyorlardı.

Vehbi Bey, pazarlama müdürü ile, benim için pazarlık etti.. Anadol'un fiyatı, 2-3 bin lira düşürüldü..

Sonra, Vehbi Bey "Parayı peşin ödersek" diye, bir de iskonto yaptırdı.

Bana döndü.. Maaşımı sordu.. Öğrenince, "Sen ayda 500 lira ödeyebilirsin" dedi.

Talimat verdi.. Her ayın 5'inde ödenmek üzere, bir sürü senet hazırlandı. Borçlu hanesinde "Mehmet Barlas", alacaklı hanesinde de "Vehbi Koç" yazıyordu.

Senetlerin pul parası için de, ayrı bir borç senedi hazırlandı. Onu da imzaladım.

Vehbi Bey, cebinden İş Bankası'nın çek defterini çıkardı. Otomobilin peşin alım bedelini yazıp, onu da Beldesan'cılara verdi.

Böylece bir Anadol'um oldu.

Her ay, İş Bankası'nın Kabataş'taki şubesine gider, 500 lirayı ödeyip, senetleri alırdım. Veznedar da, alacaklı Vehbi Koç, borçlu Mehmet Barlas yazılarına bakıp, şaşardı.

O Anadol'u tepe tepe kullandım.

Sonra 1974'te, Kıbrıs "Barış" Harekatı sırasında, Cenevre'deki barış görüşmelerini izlemek için, TRT adına görevlendirildim.

Günlük harcırah 24 dolardı. Benim kaldığım otelin günlüğü ise 70 dolardı. Hem televizyon, hem radyo yayını yapıyordum. Bir de otomobil kiralamıştım Cenevre'de.

Sonuçta, çektiğim paralar yüzünden TRT'ye, yani Devlet'e borçlandım.

Dönünce, hemen o Anadol'u sattım. TRT'ye olan borçlarımı kapatıp, rahatladım.

TRT'den ayrılınca Günaydın'a (Haldun Simavi'ninki) geçtim. Bana bir "Renault 12 TS" aldılar..

Derken, sahip olduğum araçların markaları ve modelleri değişmeye, gelişmeye başladı.

Doğan, BMW, Chevrolet, Pontiac, Mercedes, Jaguar, Buick v.b.

Ama hep, bana Vehbi Koç'un sattığı o Anadol'u hatırlarım "Benim otomobilim" deyince.

Yaşasaydı, mutlaka "Mehmet Bey, sana bir tane Consept Doblo satayım" derdi ve satardı da.

TEBESSÜM

KKTC'ye, Çin'li astronotlar...
İki bağımsız haber.

Çin uzaya astronot gönderiyormuş.

Diğer habere göre de, Kıbrıs'taki genel seçimler için göçmenler vatandaş yapılıyormuş.

Kıbrıs seçimlerini yönetenlere bir önerim var.

Çin'e hemen teklif götürsünler,

- Bırakın uzaya Çin'li astronot göndermeyi. Hepimiz, astronot, pilot, şoför, ahçı, çiftçi, hangi meslekten olursanız, gelin KKTC'ye. Sizi vatandaş yapalım. Siz de seçimde oyunuzu, Avrupa Birliği'ne karşı olanlardan yana kullanın.

Eğer mesela 2-300 milyon Çinli KKTC'ye gelir ve KKTC vatandaşı olarak oy kullanırsa, seçim sonuçlarına ilişkin rakam, tüm Avrupa demokrasilerindeki seçmenlerden fazla olur.

Bakarsınız sonunda, Avrupa Birliği-KKTC'ye girmek ister.

Türkiye'nin AB üyeliği meselesi önemini kaybeder.

Çin'in astronot projesine, Denktaş ve yandaşları el atmalıdır.

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır