|
 |
|
ALİ KIRCA
Sağlama
Irak'a asker gönderilmesi kararından sonra, yeni bir yaklaşım uç vermeye başladı..
"Asker gönderme kararı Türkiye için iyidir ya da kötüdür" diye düşünmekten çok; "Irak'a asker göndermek bizim dışımızda kimin için iyidir, kimin için kötüdür" arayışına girildi..
Hem Kuzey Irak'ta, hem de Türkiye'de özellikle "belli" kesimlerin tezkereye karşı seslerini yükseltmeleri de, bu arayışın sonuçlanmasını hızlandırdı..
Yani; bazıları kendilerini çok çabuk ele verince, yargılar da çok çabuk verildi..
Ve denildi ki; "Madem ki Türkiye'ye karşı düşmanca duygular besleyen kimi Kürt gruplar, tezkere kararına karşı çıkıyor, öyleyse, bu karar iyidir!"
Tam da "düşmanımın düşmanı.." anlayışı.. Ya da "düşmanımın karşı çıktığı şey benim için iyidir" yaklaşımı..
Oysa ne çok şey var bu "yaklaşım"da düzeltilecek..
İlki, o ünlü sözün içerdiği "kısmi" yanlışa karşı "tarih"le sınanmış yakıcı hakikat Yani..
Düşmanınızın düşmanı her zaman sizin dostunuz olmayabilir..
Ya da..
Düşmanınızın yapılmasını istemediği her şey, her zaman sizin için "iyi" bir şey olmayabilir..
İkincisi..
Düşmanınız saydığınız ve sandığınız kişiler ya da güçler; gerçekten de düşmanınız mıdır?
Örneğin.. Kuzey Irak'taki Kürt grupların Türkiye'ye düşman olduğu "teorem"i; daha "berrak" bir objektifle bakıldığında kesin bir "yargı" mıdır; yoksa yerleşmiş bir "önyargı" mı?
Kendi çıkarlarınızın penceresinden baktığınızda manzara farkla görünebilir.. Haklı da olabilirsiniz kendi açınızdan..
Peki karşı tarafın penceresinden bakmayı da deneyebilir misiniz ara sıra?
Baktığınızda "görüş açı"nız değişir, değişmez; o ayrı..
Ama bakmayı deneyebilir misiniz?
****
Uluslar, devletler, topluluklar, aşiretler, gruplar, hatta kişiler arasında; kimi zaman savaş nedenleri bile olabilen; çatışma, zıtlık ve düşmanlıkların kalıcı olmadığını; zamanın rüzgarlarıyla savrulup gittiğini tarih yazmaktan bıkmadı..
Biz de okumaktan bıkmamalıyız..
Dönemsel çıkarlara dayalı "politika ve strateji"lerin, on yıllar sonra bir toz zerresi kadar anlamı kalmayacağını da...
****
Türk askerinin Irak'ta konuşlanmasına Kürt gruplar ve aşiretler karşı..
Irak'taki Saddam yanlıları -ve Sünni Araplar da-, Kürt gruplara ve aşiretlere karşı..
Ve fakat..
Irak'taki Kürt gruplara karşı olan Saddam yanlıları -ve Sünni Araplar- Türk askerinin Irak'ta konuşlanmasına da karşı..
Ve fakat.. Bu durum, aynı "şey"e karşı olanları, bir "şey" etrafında birleştirmeye yetmiyor..
Düşmanların düşmanları dost olmuyor, yine düşman kalıyor..
Ve Türkiye "niyetlerin" farklı olduğu hayli karışık bir coğrafyaya adım atmaya hazırlanıyor..
****
Karşı tarafta duranların "niyet"lerine göre hareket etmek; bölgenin gerçek "süper güç"ü olan Türkiye'nin belirleyici "motivasyon"u olabilir mi?
Türkiye, kendi duruşunu, -düşman ya da dost-; başkalarının "duruş"una göre mi belirleyecek?
Bugün için Kürt gruplar Türkiye'ye karşı gerçekten "düşmanca" niyetler içinde olabilir..
Ama, Türkiye "harekat" koordinatlarını "düşman"ının hesaplarına göre değil; kendi "ulusal strateji"sinin hedeflerine göre çizmek zorunda değil mi?
Mecliste alınan kararın doğruluğundan emin değil miyiz ki; başkalarının verdiği "tepki"lerle "sağlama"sını yapmaya çalışıyoruz?
Emin miyiz? Son kararımız mı?
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
