|
 |
|

YAVUZ SEMERCİ
Uzanlar'ın inandırıcılığı...
ÇEAŞ ile Kepez'in imtiyaz sözleşmesinin iptali, İmar Bankası'na el konulması, Uzanlar'a yönelik yargı takibi ve suç duyuruları konusunda basın nasıl bir tutum takındı? Acaba yüzbinlerce insanı doğrudan ilgilendiren bu gelişmeler sırasında birilerine haksızlık yaptık mı? Şüphelerimizi dile getirirken, "linç" psikolojisinden etkilenip, yargısız infaz sayılabilecek yorumlar aktardık mı? İmar Bankası hakkında pek çok yazım var. Hepsini tekrar tekrar okudum. Köşemde konu bilgi ve haber ağırlıklı olarak yer almış.
Dün Star'da Uzanlar'ın yayınladığı ilanı görünce dayanamadım.
Yeteri kadar bilgi ve belge toplanmasından da cesaret alarak, bu kez vicdanımın sesini aktaracağım
Son sözü baştan söyleyeyim, rahatlayayım.
Cem Uzan, ya babasının kontrolündeki bankada neler olduğunu bilmiyor ya da hepimizi aptal yerine koyuyor.
İmar Bankası'nda hayali hesap bulunamadığını (Bunu da kamuoyuna ilk duyuran kişi benim) belirterek, başına gelenlerin tamamen siyasi olduğunu savlıyor.
Diyelim ki, elektrik şirketlerine yönelik karar siyasi. Dolayısıyla siyasi nedenlerle başlayan süreç sonunda İmar Bankası'na el kondu. Gerçekten böyle ise "Yanlışlıkla, doğru bir iş yapılmış" denilemez mi?
İsterseniz, önce sorup, sonra yanıtlayalım. Bakalım karşımızda nasıl bir utanç tablosu çıkıyor
İmar Bankası ne kadar mevduat toplamış?
Devlete bildirilen rakam 700 trilyon lira civarında. Yapılan inceleme sonunda bankadaki mevduatın 7.8 katrilyon lira olduğu ortaya çıktı. BDDK önceki gün bu bilgiyi savcılığa verdiği dosyaya ekledi. Yani yaklaşık 300 bin kişiye, devlet 7.8 katrilyon lira ödeyecek.
Peki fiktif hesaba rastlanmadı ne demek?
Bankaya el konulduğunda, müşterilere ait ve hiçbir zaman devlete gösterilmeyen, hesap kartlarındaki toplam tutar 7.8 katrilyon lirayı gösteriyordu. Ancak kimse bu rakama inanmak istemedi. Uzanlar'ın hayali hesaplarla mevduatı şişirdiği sanıldı. Mevduat sahibinin elindeki belgeler ile bu kayıtlar karşılaştırıldı. Zaman uzadı ama tablo da netleşti.
Fiktif hesap çıkmaması, Uzanlar'ın haklı olduğunu mu gösteriyor?
Elbette hayır. Ortada devletten gizlenen, vergisi ödenmeyen, munzam karşılığı yatırılmayan, ne zaman toplanıp, nerelere aktarıldığı belli olmayan, kayıtlarda takip edilemeyen 7 katrilyon liralık bir açık var.
Ne yani, BDDK ve hükümet, Uzanlar'ı yok etmek için durup dururken, Hazine'den milyarlarca dolar ödeme mi yapacak?
Olay çok açık. Devletin denetleme elemanı geldiğinde kendisine sunulan mali tablolar, gerçek mevduatı göstermiyormuş. Yani sanal bir bilanço hazırlanarak, devlete veriliyormuş.
Uzan Grubu ilanda, "Tek suçu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bankasına para yatırmak olan insanları bu kadar mağdur duruma düşürmek, büyük bir haksızlık ve büyük bir günahtır" diyor.
Ortada bir günah var. Günahı işleyen maalesef İmar Bankası'nın sahip ve yöneticileri. Sanki BDDK, olmayan bonoları halka satıp 800 trilyon lira topladı ve binlerce insanı mağdur etti. Sanki Tayyip Erdoğan, vatandaştan yüksek faizle mevduat toplayıp, bankacılık otoritesine yalan bilgi verdi.
Ortada dünya bankacılık tarihine geçebilecek "büyük bir oyun" var. Uzanlar ise "Mallarımızı geri verin, ortada mağdur kalmasın" diyor.
Sizce, Uzanlar devlete bunca yıl neden gerçek dışı bilanço gösterdiklerini açıklasa daha iyi değil mi?
7.8 katrilyon liralık mevduat için ne kadar faiz verdiler? Faizin üzerinden kestikleri (yıllık hesaplarda dövizde yüzde 17, TL'de yüzde 6) vergiyi kime ödediler?
Herşeyin yalan ve iftira olduğunu düşünelim. Peki devletin ödemeye hazırlandığı milyarlarca doların anlamı ne o zaman?
Keşke devlet fatura büyümeden olayı çözebilseydi. Denetim görevinin yerine getirilmemiş, getirilememiş olması, suçu hafifletmiyor ki...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|