|
 |
|


Geçmiş olsun
Mevlana, Mesnevi'nin 6'ncı cildinde "Düğümü kim bağladıysa, en iyi o çözer" diyor.
Türkiye'yi kaosun kıyısına getiren düğümü, hatta kördüğümü yargı attığı için, çözmek de ona düşüyordu. O açıdan Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı hem doğru, hem de vicdana uygun. Tıpkı 3 Kasım öncesi Başbakan Erdoğan'ın yoluna konulan takozların, Siirt seçimlerinin iptali kararıyla (ne kadar çok gürültü koparmıştı) kaldırılması gibi.
Türkiye'de şeriatın kestiği parmak her zaman birilerinin canını acıttığı için, şimdi de "YSK'nın kararı hukuki mi, siyasi mi" tartışması başladı. Kararın "siyasi" olduğunu düşünenler, bir de şu soruların yanıtını arasınlar
DEHAP oyları "yok" sayılsaydı, çıkarılan onca Uyum Paketi ne işe yaramış olacaktı? 32 milyon 768 bin 161 seçmenin kararının 7 kişi, 7 yargıç tarafından değiştirilmesi veya bozulması nasıl anlatılacaktı?
DEHAP'ın oyları DYP hanesine yazılsaydı, 1 milyon 960 bin seçmenin iradesini saptırmanın hesabı nasıl verilecekti? DYP halkın vermediği vizeyi yargı yoluyla ele geçirmeyi nasıl içine sindirecekti?
Seçimin iptali kararı çıksaydı, YSK sadece ve sadece Meclis'te olan bir yetkiyi kullanmanın vebalini nasıl taşıyacaktı? Ayrıca bu yetki tecavüzü bir dizi yeni hukuksal ve anayasal sorun yaratmayacak mıydı?
Seçimin iptal edilmesi, hükümetin ve Meclis'te kabul edilen yasaların meşruluğunu da tartışma konusu yapmayacak mıydı?
Bizce "Demokrasi, akıl ve ulusal çıkarlar açısından" son derece yerinde bir karar verildi.
Demokrasi açısından yerinde; çünkü sandık sonuçlarının -üstelik itiraz süresinin dolmasından aylar sonra- masa başında değiştirilmesi gibi tehlikeli bir yol açılmadı.
Akıl açısından yerinde; çünkü Türkiye doğru dürüst seçim yapamayan -sayıları hayli azalmış- üçüncü dünya ülkeleri sınıfına girmekten kurtuldu.
Ulusal çıkarlar açısından yerinde; çünkü ekonomik istikrar, yapısal reformlar ve AB Uyum Paketleri'nin uygulanması gibi "hayati önem" taşıyan hedefler tehlikeye girmedi.
Hepimize geçmiş olsun. Üç hafta boyunca Ankara'dan esen rüzgarlara göre borsa ve dövizdeki iniş-çıkışlardan iyi para kazananlara da helal olsun.
"YSK kararı seçimin üstündeki gölgeleri kaldırmadı. Seçim yenilenmeli" görüşünde direnen siyasilere de bir tavsiyemiz var
Türkiye önümüzdeki Nisan'da yerel seçimler için sandık başına gidecek. O tarihe kadar çalışıp, 3 Kasım'da sandıktan çıkan iradeyi değiştirin. Bakın o zaman erken seçim olur mu, olmaz mı...
Gerisi laf-ı güzaf. Hodri meydan...
Sıra tezkerede
Türkiye'de heyecan biter mi? YSK kararıyla yapay "siyasal belirsizlik" ve onun kamuoyunda uyandırdığı kaygılar bitti, Irak'a asker gönderme tezkeresi tartışmaları yeniden gündemin tepesine oturdu.
Yeni bilmecemiz Hükümet yetki mi isteyecek, izin mi? Kimileri "Yetki Meclis'indir, devredilemez, hükümete ancak izin verilebilir" diyor. Dışişleri Bakanı Gül, "İzin ile yetki arasında çok fark olmadığını" söylüyor. Başbakan Erdoğan "Geniş bir yetki talebi"nden söz ediyor.
Bizce yasal yöntemden çok sonuç önemli. Tavrımız da belli
Sadece Irak'ın değil, bölgenin geleceğinde söz sahibi olmak istiyorsak, Irak'a asker göndermek zorundayız.
Mesajlarınız için:
esafak@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|