kapat
05.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ÅžANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

UMUR TALU


Medyada tekel, size ihanet demek

Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Sezer'in yeniden gündeme getirdiği "medyada tekelleşme" meselesi, gündemden hiç çıkmamalı.

Bu tehlike, toplum üstünde en ciddi tahakkümü yaratıyor. Cumhurbaşkanı bu meselede tutarlı oldu.

Hep gündeme getirdi, "tekelleşmeye vize" girişimlerini önlemeye çalıştı.

İktidara medya icazetiyle değil, halk oyuyla gelen Erdoğan'ın da görünüşte borcu yok. Meseleyi seslendirdiğine göre, "bir şeyler" yapmalı... ve bazı şeyleri yapmamalı!

****

2001 sonlarındaki manzarayı aktarayım. Hatırlarsınız.

Büyük medya "her şey çok iyi" deyip Ecevit hükümetini cilalıyordu ki, ülke krize girdi. Büyük medya, tekel ağızdan, krizin suçunu Sezer'e yükledi. Çünkü, Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz'ın tutuşturduğu dolduruş haberlerle, hükümetle yatıp kalkıyorlardı.

Kiminin banka işleri, kiminin RTÜK siparişi vardı. TV'leri bir yana koyarsak, gazete satışlarında "piyasa" şöyleydi

Doğan Grubu; Hürriyet, Posta, Milliyet, Fanatik, Gözcü, Radikal, F. Forum ile satışların yüzde 46-47'sine hakimdi.

Bitmedi.

Banka rüyasından cezaevi kabusuna uzanan Sabah Grubu; Sabah, Takvim, Fotomaç, Yeni Asır ile yüzde 20-21 tiraj payına sahipti ve hükümet ile Doğan'ın rehinesi haline gelmişti.

Bitmedi.

Çeşitli protokollere katılan, medyanın en büyüğünden ve hükümetten ürken Karamehmet medyası da, başta Akşam, yüzde 9'luk payıyla uydu yörüngesindeydi.

Bunlara ürkek, titrek Türkiye'yi filan da ekleyince, "kartel" gücü yüzde 80'e varıyordu.

Doğan Grubu'nun dağıtım tekeli tüm gazete pazarlamasını kontrol ediyor, patronlar arasında yapılan anlaşmalarla...

Bayiler, reklam şirketleri ve ilan veren-vermeyen iş dünyası üstünde baskı kuruluyordu.

Protokollerle, çalışanlarını da cendereye alıyor, bir yerden ayrılan ya da atılan gazetecinin bir diğerinde iş bulmasını engelliyorlardı. Baskıya muhatap diğer iki kesim ise hükümet-devlet-bürokratlar ile elbette okurdu.

Okur, müthiş bir manipülasyon, oto-sansür, sansür ve saptırmaya maruz kalırken...Hükümet ile karşılıklı şantaj barışı tesis edilmişti.

Kartel hükümeti kollayacak, hükümet de RTÜK gibi sipariş yasalar ve kamu imkanlarıyla büyük medyayı kayıracaktı.

Bu yapı, "28 Şubat"ın kuryesi olmuş, halkın gözünü, kulağını, beynini yamultmuş, sesini yutmuş, yeni RTÜK gibi özgürlük ve adalet düşmanı bir yasayı ülkeye sokuşturmuş, karşı çıkan Sezer'e saldırmış, hükümeti adeta mülkiyetine geçirmişti.

Yatırımını da, çürümüş siyasetçilere yaptı. Seçim, bu saadet-ihanet tekelini Ankara'da kısmen kırdı.

Halk; medya-banka-siyaset-ihale-sansür tahakkümüne, siyasi aktörleri tasfiye ederek sert bir cevap yolladı. Erdoğan'ın hiç unutmaması gereken budur!

****

"Kartel" de İstanbul'da kırılıverdi. Kartelin ağası, diğerlerinin rehine pozisyonuyla da yetinmeyip yutma iştahını azdırınca.

Bunun cevabı, Sabah'ın, ittifak, uyduluk ve editoryal kartel zincirinden sıyrılıp ayrı dağıtım kanalı kurması oldu.

Şu andaki gazete manzarası şöyle

Doğan Grubu'nun "asli" gazetelerinin payı yüzde 37-40. "Bağımsız" maskesiyle, Doğan Grubu'nun Sabah'ı çökertme projesi uyarınca, tüm finans-kağıt-baskı-ilan-dağıtım-gazetecilik terkibi bu grubun kasasına hapsedilerek doğurtulan Vatan'ı da ekleyince, yüzde 45'i buluyor.

Kısmen benzer konumdaki iki "bağımsız", Yarın ve D.B. Tercüman'la, yüzde 50'ye ulaşıyor.

Sabah Grubu'nun payı yüzde 21 kadar. Akşam'lı Çukurova'nınki de yüzde 10.

Sık sık diş gösterdikleri üzre, Doğan Grubu, Sabah'ı da ele geçirseydi, yüzde 70'i aşan bir "tekel şiddeti" oluşacaktı.

"Medya diktası"nın, halka, siyasete, ekonomiye hayrının olmayacağı, "tekel"e baş koyanların çocukları ve torunlarının geleceğine bile darbe vurabileceğini öğrenmiştik.

Sivil toplum örgütlerinin, haksız rekabete maruz kalan iş dünyasının, kendilerini kuşatan "medya diktatörlüğü" tehlikesine karşı hep tetikte olması gerekmez mi?

Tekel, sadece mülkiyet değil.

Tekel, farklı mülkiyetlerde gözüktüğünde bile, "tek-ses"li haber, bilgi, eleştiri, sorgulama ortamı demek.

Çoğulculuğa, farklılıklara, demokrasiye, haklara ve özgürlüklere ihanet demek!

Mesajlarınız için: utalu@turk.net

Fax 212 280 05 51 Tel 0 537 660 71 21


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi

Sizinkiler
Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır